Ortak Yatakhane

Voldemort'un ölümünden sonra yiğitlikleri tavana vuran Gryffindor öğrencileri, zaferden sonraki sene delirip "Kız erkek ayrımcılığına HAYIR! Hepimiz birlikte savaştık!" nidaları ile ortadaki duvarı kırıp atmışlardır. Duvar yaptırmak için para harcamak istemeyen okul müdürü sayesinde de o zamandan beri Gryffindor öğrencileri ortak yatakhanelerde kalırlar.

Oliverin yataginin basina notlari koyar.

Spoiler:

Spoiler:

Spoiler:

Spoiler:

Spoiler:

Jack Yatağındadır düşünüyordur hogwards büyücülük okulundaki gizemli olayları kim yapmış olabilirdi aklına ilk woldemord geldi ama o olamazdı o ölmüştü ama woldemord'un yardımcıları yapmış olabilirdi belkide woldemord ölmeden önce bir mektup bırakmış olabilirdi yardımcıları o mektubu okuyarak woldemord'un ölmeden önce yapmak isteği şeyleri yapmaya çalışıyorlar hogwards okulunu sonsuza dek yönetmek istiyorlar.

-RpOut- Voldemort ve Hogwarts'ı hep "d" ile yazmışsn koçum.


-RpIn-

"Biraz daha iteklerseniz bebe mebe demem ağzınızı kırarım yemin ediyorum! Ne lan bu acele? Yatakhanede grup seks mi var lan?" diye avazım çıktığı kadar bağırarak yatakhanenin girişinde birbirlerini itekleyen çocukların arasından geçtim. Birbirlerini itebilirlerdi ama beni asla. 'Kasıntı' Petrasova da zaten beni bu yüzden sınıf başkanı yaptığını söylemişti. Kimse bana saldıramazdı değil mi? Rozet eve gelince annemler delirmişti resmen. Bir sürü hediye falan almışlardı. Yatağımın altında duran o harika süpürge de onların hediyesiydi. "Açılın ben sınıf başkanıyım!" diyerek en öne geldim ve gözlerimi devirdim. 2 kız saç başa kavga ediyorlardı. Ah, bu Gryffindor ortak salonunda kavga eksik olmuyordu. "Tavuk kavgası, ha?" Kızların ikisinin de yakasından tutup birbirlerinden uzaklaştırdım. "Sorunu Kasın- aman! Profesör Petrasova'nın yanında halledersiniz! Ortak salonda kavgaya müsade yoktur. dedim otoriter bir biçimde. Sonra ikisini de takımdan birilerine verdim Kasıntı'ya gitsinler diye. 3'e vurduğum saçımı şöyle bir karıştırdım ve yatağıma gittim. Yan yatakta oturan çocuk gözüme takıldı ensesine şöyle bir vurdum. "Naber O'Brian? Nasıl gidiyo hayat?"