Kurt Cobain' in ağzından Justin Bieber cinayeti.
" Doğrusu, Justin' in kovalamamdan sonra böyle bir olayla karşılaşmak, beni gerçekten çok hüzünlendi. Sayesinde bütün kinim ve nefretim eski haline, hüznüme döndü.
Gece yarısı, sanırım bir sularıydı. Justin' i kovalamaktan bıkmamıştım, o da kaçmaktan yorulmamıştı. Profesör Kurae ile çarpışması, aramızdaki farkı kapatmış olmasına rağmen, Ekaterina' nın garip davranışları sonucu (ve tabi bir anda ortaya çıkan Dean ve hoşlanmadığım kobrasıvardı) Justin, aramızdaki farkı tekrar açmakta fırsat bulmuş gibiydi. Dean ve Ekaterina' dan ayrıldıktan sonra, onu öyle yakalayamayacağımı ya da herhangi bir yerde sıkıştıramayacağımı anladım. Kafamda bir plan oluşana kadar onu takip ettim ve sonunda ellerime düştü. Öyle bir yöne dönmüştü ki, öyle bir koridora, artık onu her şekilde yakalamam kolaydı, çünkü koridor, diğerleri gibi dallanıp budaklanmıyor, sadece farklı merdivenlerle zindana iniyordu. Bunun üstüne onu takip edip merdivenlerden inmektense dümdüz duvalardan geçtim, sonra da zindanların ortasına ineceğimi düşündüğüm bir yerde durdum ve dümdüz aşağıya inmeye başladım, bana hız kazandıracaktı bu. Öyle de yaptım ve öyle de olduğunudüşündüm bir süre, taki zindanlara gelene kadar. Zindanlara geldiğimde, en dipteki zindanlardan birinde olduğumu farkettim, zindanların açıldığı ortak holde değildim. Bunun üstüne nerede olduğumu anlamak için biraz durakladıktan sonra, zindanın hole açılan kapısından geçmemle, Bieber' ın çığlığını duymam bir oldu. Bieber olduğudnan emindim, kimse öyle bir ses çıakramazdı çünkü, hem de gecenin bu saatinde. Hızımı arttırarak gölgerin oynadığı yöne doğru gittim. Tek başına değildi. Muhtemelen minik bir örümcek ya da böcekten korkmamıştı, oradaki insan, onu korkutmuştu. Korkmakta haklı mıydı onu bilemezdim. Bir kaç saniye içinde Bieber zindanlardan birine kaçtı ve karanlık olduğundan siyah uzun paltosundan göremediğim adamda, doğruca arkasından gitti. Bense tereddüt etmeden arkalarına doğru süzüldüm fakat çok hızlı olmadan. Ben kapıya vardığımda adam hızla kendini dışarıya attı ve arkasına bakmadan merdivenlere yollandı. Önümdeki merdivenlere doğru koştuğundan arkasını dönüktü, sadece uzun boylu, uzun saçlı, uzun paltolu bir adam görebildim kısaca. Bunun üstüne ses gelmeyen zindana girdim. Girdiğimde Justin' i göremedim, fakat kesif kan kokusu yüzünden, her şeyi anlamıştım.
O günden beri kendimi suçladığımdan, Profesör Petrasova ders sırasında dolaptaki cesedi bulana kadar sesimi çıkaramadım. Benimle konuşmak isteyen muhabire de hepsini anlatamadım. Bu, benim kalbime gömülü en derin hüzünlerden biri oldu. Onu sevmiyordum fakat kendimi suçlamakta haklı olduğumu düşünüyorum."