1. Donem Iksir Dersi - Yanik Iksiri

--- Baslik 1 hafta acik kalacak, bir hafta icinde derse katildiniz katildiniz, katilmadiniz siki tuttunuz. ---


4 gundur olanlar yuzunden biraz yorgun hissediyordum, zindanlardaki sinifimda sandalyeme oturmus ogrencilerin girmesini bekliyordum.
Hepsi tamamlaninca ve en sonunda kiclarini siralarina yerlestirdiklerinde ayaga kalkip kendimi comezler icin tanittim.

-Ben Hestia Petrasova, iksir profesorunuz ve Slytherin bina baskaninizim, 2 yildir okulda gorev yapiyorum, ogrencilerimin disiplinli olmasini beklerim, laubalilige hic tahammulum yoktur ve kendi grubum olsun veya olmasin cok pis not kirarim. Ve tahammul edemedigim diger seyse ogrencimin anlamadigi kisimlari sormaktan cekinip malzemelerimi bok etmesidir, anlamadiginiz birsey varsa soracaksiniz!

Kendimi tanitirken zindanda siralarin arasinda volta atiyordum, konusmami bitirene kadar sinifta bir tur etmis ve tekrar masama donmustum, sinifi soyle bir suzdum ve tekrar konusmaya basladim.

-Sanirim anlasilmayan birsey yok bu konuda, oyleyse ilk dersimize geciyorum, siz comezlerim, ilk iksir dersinizde "Yanik Iksiri" uretmeyi ogreneceksiniz.

Cumlemin sonuna dogru masamin arkasindaki pis kara tahtaya dogru hizli hizli yurumeye baslamistim, bir tebesir kapip agresifce malzemeleri ve talimatlari yazmaya basladim;

-Kazani icindeki sivi kirmiziya donusene kadar isitin
-Kirmiziya dondukten sonra yesile donmesini de bekleyin
-Otibiksolucan sumugunu dokun
-Turuncuya donene kadar kaynatin
-Kurutulmus isirganotlarini katip iksir yesile donene kadar karistirin
-Maviye donmesini bekleyin
-Ezilmis yilandisini katip iksir pembeye donusene kadar karistirin

Talimatlari yazarken bir yandan da bagirarak sinifa acikliyordum, onemli bir basamaga gelmistim ve sesimi dikkat cekmek icin daha da cartlattim

-Kirpidikenleri eklemeden once kazani atesten alin yoksa kazaniniz erimeye baslar ve ciddi yaniklar olusturur
-Yani kas yapayim derken goz cikarirsiniz
-Kirpidikenleri ekledikten sonra turuncuya donene kadar karistirin
-Haslanmis boynuzlusumuklu bocekleri katip iksir turkuaza donene kadar karistirin
-Ve son olarak, iksir kirmiziya donene kadar kaynatin.

Yazmaktan kollarim yoruldu, zaten genel olarak yorgundum, kendimi sandalyeme atip konusmaya devam ettim.

-Mufredatin ilk iksiri olan Yanik Iksiri adindan da anlayacaginiz gibi yaniklari iyilestirmeye yarar, talimatlari dogru uyguladiginizda, kirmizi renkli bir iksir elde edeceksiniz. Masalarinizin uzerinde kazanlariniz ve malzemeleriniz var, ikiserli gruplar halinde calisabilirsiniz, ve dedigim gibi, malzemelerimi heba etmek yerine anlamaginiz kismi bana soracaksiniz!

Aniden cübbesinin çekilmesiyle daldığı düşüncelerden uyanan Zamiel koluna sarılan şeyin ne olduğunu anlamak için bulanmış gözleriyle hareketin geldiği yöne bakar. Evet bir şey kesinlikle onu hareket ettirmek istemektedir ama ne ? Gözünü sakince ovalayıp bakınca kendisini düşüncelerinden uzaklaştıran şeyin Eloise olduğunu anlar ve "Ve karşınızda Elosie. Her zaman için delici bakmayı başarmış bir insan ! die geçirir aklından.

"Orada öylece oturacak mısın yoksa benim gibi bir kıza İksir dersinde eşlik etmek mi istersin?"

"Aslına bakarsan evet burada böyle oturacağım. Ve görünüşe göre sende yanıma oturacaksın." Neredeyse dolmuş sınıfı göstererek ve sırıtarak ekler; ""Böylece istediğinde olmuş, benden beklediğin eşlik edilmeyi almış olacaksın."

Gelen ani hareketle bir anlık sinirlenen Zamiel, hemen kendini sakinleştirip gülümseyerek arkasına döndü ve sakince konuştu. .

"Iyidir. . Ama sen kimdin ? Tanıdık geliyosun ama. . Ehh. Her neyse ben Zamiel ve merak etme benim kendi bağlantılarım var bu konuda ama genede teklifini geri çevirmeyeceğim. İlgilendiğim birşeyler olursa bakabilirim sanada.

Sonra önüne dönüp hafifce gerindi. .

Eloise'nin ricasını ve sevimli gülümsemesini kaale almamazlık edemezdi. . Sevimlilik yapan şeylere dayanamıyordu. Nedense her sevimli şey ona kediyi hatırlatıyordu. Ve şu anda bir istisna değildi. . Düşünsenize bir kedi sizden bir şey istiyo ve yapmıyorsunuz. .

"Tabi neden olmasın." dedi ve kepçeyi vermesi için elini uzattı. Ardından ekledi;

"Kesinlikle yumuşamaya başladın Eloise."

Bir süre kazanı karıştırmaya devam ettikten sonra bir hareketlenme dikkatini çekti ve tam o sırada arkadan uzanan bir el zavallı kızcağızın irkilmesine sebep oldu. . Tabii ki dürten kişide arkadaki enerjik kızdan başkası değildi. .

Harry koştur koştur zinadana inen merdivenlerden zıplarken her yan inliyordu adeta.aslında çok geç kalmış sayılmazdı ama olur da deerse geç kalırsa diye o kadar korkmuştu ki zar zor giyinmiş yemek gibi şeyler dert etmeden çantasını toplamış ve yatakhaneden fırlamıştı..kaymış kravatı ütüsüz cüppesi zincirinden tuttuğu içi kitap dolu kazanı ile derse çok geç kalmış gibi gözükse de aslında derse 15 dakika vardı.

Merdivenleri inince zindanın girişine doğru yollandı arkasından sürüklediği kazanı sağa sola çarpıyordu.nefes nefese sınıfa girdi.sınıfta yalnızca birkaç öğrenci vardı.nefesini düzenlemeye çalışarak yavaş adımlarla ilerledi ortalarda, meşaleye yakın bir masa seçip yerleşti, kazanını zorla kaldırıp masaya koydu kitaplarını kenara yerleştirdi.Çantasından gerekebilecek iksir malzemelerini çıkardı ve yerine iyice yerleşti.İksir yapmaya hazırdı artık.

Hocanın içeri girmesiyle yerinden sıçradı Harry.Biraz yıpranmış bir yüzü vardı zor günler geçirmiş gibiydi ama bu hakiyle bile asabi olduğu belli oluyordu.Hocanın sözleirni dikkatle dinledi Harry

-Ben Hestia Petrasova, iksir profesorunuz ve
Slytherin bina baskaninizim, 2 yildir okulda gorev yapiyorum,
ogrencilerimin disiplinli olmasini beklerim, laubalilige hic tahammulum
yoktur ve kendi grubum olsun veya olmasin cok pis not kirarim. Ve
tahammul edemedigim diger seyse ogrencimin anlamadigi kisimlari
sormaktan cekinip malzemelerimi bok etmesidir, anlamadiginiz birsey
varsa soracaksiniz!


tahmin ettiğim gibi diye düşündü ve başını öne eğdi Harry.İlk dersten okuldan atılacak üstüne üstlük rezil olacaktı tüm sınıfa.Eğer iksiri beceremediği için okuldan atılsa ne derdi ailesi?elleirni yüzüne bastırdı, koca yanakları bu bastırma hareketi sonucunda dudaklarına baskı yapmış , harrynin suratı koca bir balığa benzemişti.

-Sanirim anlasilmayan birsey yok bu konuda, oyleyse
ilk dersimize geciyorum, siz comezlerim, ilk iksir dersinizde "Yanik
Iksiri" uretmeyi ogreneceksiniz.

Yanık iksiri?inşallah birileri iksiri başarıyla tamamlar diye düşündü Harry, çünkü muhtemelen buna ihtiyacı olacaktı.

Hoca asasını kullanmak yerine eliyle yazıyordu tahtaya bir yandan da açıklamalar yapıyordu.Harry iyice sandalyesine sindi.hocanın kısa süre içerisinde kontorle geleceği kesindi.Acaba dedikleirni yapabilecek miydi?

Etrafına bakındı.insanlar hep ikili ikili oturmuşlardı kendisininse yanı boştu.Eğer yanına iksirden anlayan birisi gelmezseson dersine girmiş olacağını düşündü Harry ve tek oturan birisini, veya tanıdık bir yüzü aradı..

Bir önceki gecenin antrenmanının yorgunluğunu atamamıştı Suerte ve bu yüzden uykusunu alamadı ve uykusunu alamadığı için de şu anda zindan merdivenlerinde koşuşturuyordu.

Sınıfa girmeden önce durup profesörü kontrol etti, profesörün arkası dönüktü.

"Of çook şanslıyım tam da zamanı"

diye düşündü ve boş bulduğu yere oturuverdi. Profesörün geç kaldığını anlayıp anlamadığını bilmediği için kafası öne eğik bir şekilde devekuşu misali saklanmaya çalışıyordu. Yanına oturuğu kişiyi merak edip hafifçe kafasını kaldırdı. Gördüğü görüntü o kadar tatlı ve komikti ki içinde bulunduğu durum farklı olsa gülerek yerlerde yuvarlanırdı. İki el arasında sıkışmış surat o kadar komik görünüyordu ki...

"Harry! Hey Harry"

-tek gözünü kırpar-

Aklına profesörün onu görmüş olma ihtimali geldi korka korka kendisini neyin beklediğini düşünerek kafasını kaldırdı.

Hestia'nın Suerte'yi görüp görmemesi ile ilgili zar atışı


Gryffindor; Suerte Yanez

Slytherin; Hestia Petrasova

The member 'Andrea O'Conner' has done the following action : Zar Sistemi

#1 'slytherin' : 4

--------------------------------

#2 'gryffindor' : 2

Ogrencilerden birinin kazana tukurup malzemelerimi heba ettigini farketmemle ayaga kalkip hizlica ona dogru yurumeye basladim. O sirada gec kalan bir ogrenci de iceri girdi, daha da sinirlendim. Kazana tukuren ogrencinin kafasinin arkasina tokati indirdim
-Seni anan baban piclik yap diye mi yetistiriyo ulan?
Sonra gec kalan ogrenciye donup onu da bir guzel azarladim;
-Gec kalmana ve bana gryffindordan 10 puan dusurmeme neden olacak naptin da gec kaldin?!
Cocugun verecegi cevap umrumda degildi o yuzden "sakin cevap verme" anlaminda bir bakis atip "cabuk tahtada yazilanlari uygula, essek herif" dedim ve yerime tekrar oturdum.

"Elimde 'Click'teki gibi bi uzaktan kumanda olsa çok daha iyi olur ama yok işte!" diye kıkırdadım. Tabi bu espriyi Muggle'lara yapsa komik olurdu ama şimdi burda anlamsızdı. "Hani Adam Sandler, komedi filmi falan... Hiç mi hatırlatmadı bişey?" dedim saf saf ama dediğim gibi Muggle esprilerini burada yapmamayı öğrenmeliydim. "Neyse." diyerek yerimde kıpırdandım o sırada da kafama profesör Petrasova kafama öyle bir vurdu ki beynim 2 saniyeliğine cennete gidip geri geldi. Güzel bir yermiş. "Eh, ebeveynlerime laf etmeseydiniz profesör." demek isterdim ama gözümün önünde uçuşan yıldızlar dikkatimi çekti ve öyle afallamış bir şekilde şekillere baktım. Sonunda kendime geldiğimde profesör gitmişti bile. Şapşal şapşal yandaki dişleri alıp kazana attım o sırada sıvıya koluma kadar girdim nasıl yaptıysam. Kazanı ateşten kaldırırken de birazını -aslında yarısını- masanın üstüne döktüm. İksir dersinden nefret ediyordum resmen. Bi kenara koyduktan sonra masanın üstünde malzeme gibi ne bulduysam içine attım sonra tekrar ateşin üstüne koydum. Bir iki kere karıştırdıktan sonra çok ilginçtir ki iksir profesörün sonda söylediği gibi kırmızıya döndü. Bu sırada masadan aşağıya akan maviye yakın renkteki sıvı da üstümü başımı rezil etti.

Derin bir nefes aldı. Ama ne derin... Harbe gidiyordu ya, onaydı bu hazırlık. Utanmasa savaş boyaları da sürünürdü. Hatta, sahi ya, geç değildi henüz. Tam ceplerini boyaya dair bir şey için yoklayacakken derse zaten hayvani bir sürede geciktiğini hatırlayıp hemen süt dökmüş kedi gibi çıkarttı ellerini cebinden. Bunu da yaparsa pek değerli(!) cezasını alırdı. Bu gidişle sevenler ayrılmayacaktı tabii...
Kapının önünde duruyordu. Buraya kadar çitalarla yarışacak bir hızla koşmuş, şimdi de önceki koşan o değilmiş gibi "girsem mi girmesem mi" diye kendisiyle oyun oynuyordu. Sonuç: Daha fazla vakit kaybı...
Tamam, normalde çok düzenli, titiz, zeki, çalışkan -bu arada her kelimenin sonuna ünlem koymaya üşendi- bir öğrenciydi -huyu kurusun- ama şimdi gireceği dersin yine pek değerli öğretmeniydi onu böyle heyecanlandırıp elini ayağını fiyonk yapan. Tabi tanışmaları olacak"tı". Olamamıştı. Yani o kadar süre savsaklık ederse normaldi derse yetişememesi.
Dudağını ısırarak içeri girdi. Emeklerken kimsenin onu fark etmemesini umarak, arada bir göz ucuyla onu görüp de fark eden öğrencilere gayet hasırına aşık dünyalıca "Hiç yokmuşum gibi davranın! Felsefe nedir bilmez misiniz siz? Varım ama yokum ben. Aman neyse işte..." diye fısıldıyordu. Sonunda arkalardan bir kazanın başından sanki dersin başından beri oradaymış gibi bilmiş bilmiş bakarak kafasını kaldırdı. Etrafa o cin gözleriyle bakışlar atıyordu fark edilmediğini sanarak. Profesörler de salaktı zaten. Hiç fark etmezlerde içeri fare gibi girenleri.
Ah, ne kadar da kurnaz bir öğrenciydi ama. Alt edemeyeceği kişi yoktu. Evet...
Ölsündü zaten tüm dünya önünde. Ya, ya...
Etrafta kim ne yapıyor diye göz ucuyla bakındı. Yeniden üstün zekasıyla(!) fark edilmemek adına kazanı karıştırıyormuş gibi ufak bir ıslık sesiyle elini oynatmaya başladı. Tabi gözü tahtayla buluşunca tüm o konsantresi(!) bozulup ellerini kazanın koydu iki yanına. Gözlerini kıstı gördüklerine inanamıyormuş gibi.
"Bu ne yahu? Gökkuşağı yaratma iksiri falan mı? Oharararara..."
Bir uzaylı gibi pek meşhur tuhaf seslerini de çıkarttıktan sonra sırıttı. "Ama içinde turuncu var. Tamam. Bu kadar yalvarış yeter, tamam. üzülmeyin. Yapacağım iksiri turuncunun hatrına."

Gözlerimi sıcacık yatağımda açcım " Muhteşem i, Zamiel'e o kadar laf ettim beni uyandırması için . Unutmuş olmalı . Kalk , kalk , kalk . Cüppem nerede evet işte . Giyin , giyin , giyin . Umarım proffesör sert biri değildir yoksa sıçtığımın belgesidir . Daha ilk günden . Zamiel , seni öldürücem.

Çıktım ve koşmaya başladım . Ortak salon zindanda o tüzden çok uzakta değilim . Tam bu sırada bir gryffindor öğrencisini gördüm oda geç kalmıştı , benden daha telaşlıydı bu yüzden arkasından koşarken beni farketmedi.

Sınıfa geldik ve girmeden bi anda önümdeki gryfindor öğrencisi kendini yere atıp emeklemeye başladı . . .Bu kız zekiydi bende bozuntuya vermeden eğilip arkasına takıldım . Sınıfa girdiğimizde onu ve dolayısıyla beni farkeden öğrencilere "Hiç yokmuşum gibi davranın! Felsefe nedir bilmez misiniz siz? Varım ama yokum ben. Aman neyse işte.." dedi ve bende arkasında çaktırmadan parmağımı aağzıma götürerek ve sırıtarak sessiz olun işareti yaptım. Sonra gryfindorlu kız çaktırmadan bir kazanın yanına gitti kendi kendine söyleniyordu . Bense etrafa baktığımda herkesin eş olduğunu gördüm .

" Benim bir eşe ihtiyacım yok . . . Tek başıma üstünden kalkabilceğime inanıyorum ama şimdi tek başıma bir yere gidersem gryfindor'lu kız da bende farkedilirim en iyisi şunun yanun gidiyim

Çkatırmadan yanın yaklaştım ve kız kendi kendine söyleniyordu

-Ama içinde turuncu var. Tamam. Bu kadar yalvarış yeter, tamam. üzülmeyin. Yapacağım iksiri turuncunun hatrına.

- Bir gün turuncunun hayatımı kurtarıcağını hiç düşünmezim ^^

diyip kızın irkilmesine sebep oldum.

Arkadan gelen ses sanki normalmiş gibi cevap vermeye başladı sesin sahibine dönmeden.
"Tabi oğlum. Turuncu kutsald-"
Ya kendi kendine konuşuyordu ya da biri hemen yanında ona cevap vermişti... Emilienne kendi kendine konuşamayacak kadar mükemmelse cevap: yanında biri vardı. Tamam, sınıftayken yanında birinin olması gayet normaldi. Ama tam yanında biri varken, hatta o sınıfa yeni girmişse, pek de iç açıcı değildi. Hızla arkasında döndü. Parmağıyla yanındaki genci gösterip sırıttı.
"Aa, adam! N'aber?"
Çok normalmiş gibi cevabını beklemeden kazana döndü. "Bu kızaracak şimdi..." sanki yanlış hatırlyıormuş gibi yeniden tahtaya bakıp düşüncesini onayladı. "E bu şimdi kızaracak... Sonra... İksir bitince yine kızaracak... Sonuç olarak kırmızı... Öyleyse... Onca olayı boşuna mı yapacağız?"
Fazla zeka başa belaydı...
Bıkkın bıkkın etrafa baktıktan sonra yeniden kazanına döndü. İksirin bukalemun gibi renk değiştirmesini beklemek, sadece sıkıcıydı. Özellikle de hiperaktifseniz, kesinlikle katlanılmazdı. Sonunda renklenmeye başlayınca yanındaki "adam"a dönüp kaş göz işareti yaptı. "Ötibik solucan sümüğü diyor."
Uzun bir süre gence dik dik baktıktan sonra eliyle uzun zamandır dostlarmış gibi hafifçe koluna vurdu gencin. "Tamam tamam ben koyarım. Ah, lütfen. Elbette bana tapınmak zorunda değilsin. Her insan bu fedakarlığı yapar..."
Egoistçe bir bakış daha attıktan sonra gerekli malzemeleri attı kazana. Tam doğru düzgün iksirle uğraşıyor gibi görünürken yansımada kendini görüverdi. Saçları... savaştan çıkmış gibi dağınıktı. -Artık ne zaman topluysa...
Üniformasının dağınıklığını da fark edip ıslık çalacakmış gibi büzdü dudaklarını. Sanki aynanın karşısındaymış gibi saçlaını oradan oraya attırırken hem saçlarını daha fazla dağıtıyor, hem de iksirin çoktan turuncuya döndüğünü fark etmiyordu.
Sınıftaki her öğrencinin birbirinden dikkatli, dersi dinleyen, uslu öğrenciler olmaları ne kadar göz yaşatıcıydı ama...
Evet, yine "(!)" koymaya üşendi...

Hmm ^^ kızın yaptıklarını izlerken kendi kendime düşündüm "İlginç çok ilginç , demek turuncu kutsal ha! bu sırada benden malzeme istediğini falan duymamışım kendi attı malzemeleri .

Düşünmeye devam ettim "Eh tatlı kızmış biraz egoist ama en azından iksiri yapıyo . . . Turuncu hakkattende hayat kurtarıyomuş . Bu sırada canım sıkıldı arada Zamiel ve Eloise e baktım gayet iyi bi şekilde iksirlerine devam ediyolardır . Sonra sınıfın kalanını süzdüm gerçektende çok sessizdi bir tek fokurdayan iksirlerin sesi vardı. Sonra önüme döndüğümde kızın kazana kilitlendiğini gördüm biraz daha yaklaştım bende kazana bakmaya başladım . . . .

"Turncuuuuu !" dedim ve aradan 15 dakka geçtiğini farketmedim bile sonra kız döndüm hala iksirle uğraşıyodu . Ona baktım baaktım ve "Bu iksir kırmızıya ne zaman dönüşücek ? Birde adın ne ? ve IQ ün kaç ? Çok soru soruyorum dimi ? Olsuuuun. İksirin kokusuuu da çok hoşmuş amaaa . . . Etraf ilginç bi şekilde dönüyodu kendimi rüyada gibi hissettim . . . Kafa olmuştum ben ! Ama bu iksirin öyle bir yan etkisi olmamalı . . . Acaba yanlış bişeymi yapmıştı ? o.O

Hmm çok zeki görünüyor sanmıyorum böyle birşey olcağını . . . Malzeme dolabına gidip gelen tipler vardı . . . Bizim yanımızdan geçiyolar dı kazana çok yakın . . . Sakın bi bir sabotaj olmasın . Ben iksirin çok yakınında durduum için beni etkilemişti kız en azından mesafesini koruyodu .

"İksiir , hataaa , sabotaj gözlerim gittikçe kapanıyodu . Zehirlenmiş gibiydim . . . her an bayılabilicek gibiydim.

Yanındaki gencin fenalaştığını fark edince iksiri hatırladı da rengini baktı. Kafası genç ile kazan arasında gidip geliyordu. Suratındaki o gözler açık şaşkın ifade abartılı çizimli karikatürlerden pek farklı değildi. 20 tur ikisi arasında kafası gidip geldikten sonra en sonunda rotasını değiştirip tahtaya baktı. Gayet de sıraya göre gitmişti.
"Lan..." diye bir uzaylı otopsisine bakar gibi baktı gence. Bir tane geçirdi tam göğüs kafesine. "Oğlum, sakin. Adam öldürmem ben. Öldürsem de adrenalin olsun diye gizli bir yerde öldürür böyle gizemli olay izlenimi verirdim. Böyle ardından gizemli olay çözmek falan sanki ben öldürmemişim gibi... Baksana turuncu bu. Turuncu öldürmez hayat verir. Helelujah, melek korosu, ışık falan. Hani var ya?"
Yine otospi bakışlarıyla kazana dönüp saçını düzeltmeye devam etti. normaline artı bir tutam daha alıp her zamanki perçeminin yanına yapıştırdıktan sonra tahtaya baktı yeniden.
"Yine yeşilletecekmişiz. Öyle diyor. Kurumuş ısırganotlarını getirir misin? Huylanıyorum da ben onlardan. Böyle kaşınıyorum falan. Tuhaf yani."
Az önceki olayı hatırlayıp arkasına aniden döndü ve yaşadığını teyit etmek için dürttü beş kere. "Yaşa ama oldu mu? Yoksa gryffindor'dan puan düşer. Kötü bir şey bu. Seni öldüreceğim zaman haber veririm o zaman ölürsün. Anlaştık mı?" Evet, adil bir anlaşmaydı...
Yine gençten malzemeyi istediğini unuttu da önündeki malzemelerine baktı. "Hangisi kurumuş ısırganotu ki? Ya benim dünyadan haberim yok ya da malzeme dolabı acil yardım çağrımıza kulak verecek." Sonunda kurumuş ısırganotunun karşında olmadığı kararını verince -ya da göz atmaya üşendi diyelim- yine dürttü yanındaki genci. "Dolabı çaldırsana bir koşu ısırganotu getirsin."

Yakınlarındaki aşırı hareket dikkatini çekti. Ayrıca Xi nerdeydi !? Sesin geldiği yöne doğru bakınıp yere basması gereken bir çift ayağın uzandığını gördü, ki o postallar Xi'ninkilerdi. . Normal olmayan birşeyler vardı, durup dururken yerde uyuyacak biri değildi bizim tembel. Eloise'ye kepçeyi uzatıp;

"Bir şeyler dönüyor şu tarafta, biraz karıştırabilir misin ?" diyip sessizce sıraların arasından o tarafa doğru geçti. . Yerde yatan Xi ve enteresan hareketler yapan kıza bakarak;

"Noldu buna gene ? Ne haltlar karıştırıyorsunuz siz. . daha sonra kazana bakıp kafasını kaşıdı. . "Sanırım bunda bir şeyler eksik bakalıım. ." Eksik bir malzeme vardı sanki bunda, masaya bir göz atıp orda olmaması gereken bir şeyler aradı. . Isırganotları belkide ? Masa yerine kazanda olmalılardı.

"Şunları dene ve bir daha arkadaşımı öldürmemeye çalış."

Xi'yi tokatlayıp uyandırmayı denedi ama tahminen kazanın garip kokusu kafasını bulandırmıştı. Ne kadar ilginç bir durum.

Ogrencilerden birinin bayilmak uzere oldugunu gorup ona yurumeye basladim, yaklasinca aslinda kafa oldugunu farkettim, yanindaki kiz da kendi kendine bisiler soylenip duruyodu.
-Sanirim bay Phoenix revire gitse iyi olacak.
Arkalarda iksiri coktan mahvetmis pek sesi solugu cikmayan iki slytherinli cocuga isaret edip Phoenix'i tasimalarini emrettim.
Yanindaki kiza dondum, agzindan malzeme dolabiyla ilgili seyler cikiyordu ki elimi masaya hizla indirip cikan sesle kizi susturdum.
-Bayan Molyneux, geriye kalan malzemelerinize ve iksir renginize bakinca bir eksiginiz olmadigini farkettim, dolaptan ekstra malzeme almaniza gerek yok. Anlattigim gibi, isirganotlarini atin ve yesile donene kadar karistirin.
Isirganotlarini kazana attim, kizin elini zorla karistiriciya goturup zorla karistirtip yerime dondum.

Mikayla Cassie Quatra her şeyi başarır! En azından bir zamanlar öyle diyorlardı. Zavallı kızcağız tek başına oturup profesörünün korkutucu tanımını dinledikten sonra yine tek başına iksirini yapmaya çalışıyordu. Yazıktı kızcağıza, hiç mi acımaları yoktu insanların da yanına gelip yardım etmiyorlardı. Ya kimin umurunda? Cassie her şeyi tek başına yapıyordu işte. Ya da o yaptığını sanıp hiç yoktan bir şeyler başarmayı hedefliyordu. “Yanık iksiri yaparken yanan oluyor mudur? Kimse yanmıyorsa iksiri denemek için kendimizi mi yakalım?” Yüksek sesle konuşup bir şeyler mırıldandı. Nasılsa onu kimse dinlemiyordu. İksirin isimleri oldukça fiyakalı gelen malzemelerini yeşile dönen iksire dökmeye başladı. “Otibiksolucan sümüğü biraz saçma bir malzeme değil mi? Ya da kirpidikeni iksirde erimez de elimize batarsa. Çok acıtır şimdi o.” Acı, bir kirpidikeni ne kadar acıtabilirdi ki. Aslında yanık iksirinin içinde deriye saplanan bir kirpidikeni acıtabilirdi, sonuçta ortam yanmış. Hatta çok da acıtırdı ama iksiri hazırlayanların mutlaka bir bildiği vardır.

Cassie kendi kendine söylenip iksirini hazırlamaya devam etti. Turuncu-pembe-mavi, iksir renk değiştirirken oldukça havalı görünüyordu. Tüm güzel renkleri içeren bir iksir kesinlikle işte yarardı. Bir de içinde siyah olsaydı müthiş olurdu ama bu kadarıyla da yetinmek lazımdı. Hem her renk güzeldi, güzel olduğunu düşündükçe.

Dalgın dalgın kazanı ateşten aldıktan sonra kirpidikenlerini aldı ve eline batırmamaya dikkat ederek kazana atmaya karar verdi. Renk turuncudan kırmızıya doğru yavaşça değişirken aradaki kiremit renginde takılmaya karar vermiş olsa gerekti çünkü o taraflarda bayağı bir oyalandı.
“Ne oldu buna şimdi. Karış karış, haydi ama sadece birkaç toncuk açılacaksın. Bana bu kadarını fazla görmüyorsun değil mi? Eğer iksirim zayıf olursa seni lavaboya dökerim ona göre. O yüzden içine renklendirici katmak zorunda kalmadan açıl hadi!” Kazana kibar hakaretler savurup ardından yalvarmaya başladı. Ne vardı ki renk değiştirmeyecek.

Derse garip bir heyecanla gelmiştim.Birşeyleri havaya uçurmak ve yakmak isteğiyle yanıp tutuşuyordum.Lakin hepsi hayal kırıklığı ile sonuçlandı.Hocamız kendini tanıtmış ve yanık iksiri yapmanın içeriğini göstermişti.Sıkıntı geliyorum demez ya.Kısa bir süre boyunca elemanların haylazlıkları izledim.Şu Zamiel gerçekten ilgi çekici bir şahıştı.Tanışmak isterdim ama...Neyse bu tür şeylere pek ihtiyacım yok.Etrafta neredeyse herkesin eşi vardı.Bana gelince,yine yalnızdım.Gerçi şikayetçi olmam ama hani biraz sosyalleşme iyi olurdu.Kimseyi tanımıyordum.Bu düşüncelerle boğuşurken bir zatın kafa olduğunu farkettim.İçimden gülmek geldi ama kendimi tuttum.Neyse fazla gömülmeden olaylara iksirle ilgilenmeliyim.Malzemeler için biraz hazırlık yaptım.Sıvıyı kırmızı olana dek ısıttım ardından yeşile dönmesini bekledim.Otobik solucan sümüğü kattım,böğğ iğrençti.Sonra turuncuya dönene kadar kaynattım.Kutudan kurutulmuş ısırganotlarını alıp karıştırmaya devam ettim.Keşke daha fazla pratik olsam...Ne farkeder ki? Peh.İksirin renk değişimlerini izlerken gözüm yanımdaki bayan öğrenciye takıldı.Griffindor'lu biriydi.Casie idi sanırım adı.Kazanıyla konuşuyormuş gibi bir hali vardı.Buna gülmeden duramazdım.Yüzümde yine o itici gülümseme oluştu.Oh çok vahşi duruyordum.Sonra kafamı önüme çevirip iksirle ilgilenmeye başladım.Rengi mavi olmuştu.Ezilmiş yılandişlerinden sonra pembe olana dek karıştırmaya devam ettim.Bakalım neler olucak...Biraz bekledikten sonra rengin pembe olduğunu farkettim.Bu arada etraftaki elalemi izledim.Kazanı ateşten alıp kirpidikenini ekledim.Kazanın erimesini istemem.sonra rengin turuncu olmasını beklemeye koyuldum.Karıştırmaktan yorulmuştum ama renk renktir.Sonra renk turuncu olunca haşlanmış boynuzlusümüklü böcekçikleri iksire attım.Karıştırmaya devam ettim.Bu sefer ki favori renklerimden biriydi,turkuaz! kısa bir süre geçtikten sonra turkuaz olduğunu farkettim.En sonunda kollarımı hissedemez oldum ama buna değmişti.Etrafta herkes kendince eğlenirken ben burda tek başıma bitirmek üzereydim.Vaov! Kazanı ateşe koyup kaynamasını beklicektim.Ah evet kalan tek şey buydu...Ama şu Zamiel...Hep aklımın bir köşesinde kalacak.
"Zamiel ha?" dedim hafiften yüksek sesle.

baby baby baby ohhh...

Etrafima 3-5 kiz toplanmisti, es olmak istiyolardi. Ben de kalpleri kirilmasin diye hepsine kazanlarini getirmelerini soyledim, 5 kisilik bir grup olmustuk.
Sonra hoca agresif tavirlarla rengarenk bisiler anlatti. Bunaldim ve koluma kizlari takip sinifi terk ettim.