1. Sınıflar Bitkibilim, Ders 1

Konu: 1. Sınıflar Bitkibilim, Ders 1 C.tesi Mart 01, 2014 3:15 pm

Ölü gibi yattığı yerden gerinerek kalkmıştı Nephele. Alt bacaklarını kıvırarak yatmak o kadar zevkli olmadığından, tüm vücut yan yatıyordu. Bazen geceleri dönerken yanlışlıkla kendi kendini uyandırdığı oluyordu ama bu normal bir durumdu ve alışmıştı artık. Hem, eskisine nazaran daha az uyuyordu, çünkü Müdür ne kadar ciddiyetsiz biri gibi görünsede, burada rahat edebilmesi için elinden gelen her şey yapmıştı. Ona verdikleri yer yatağı, inanılmaz rahattı.

Kalktıktan sonra insanlar ters ters bakmasın diye yine üstüne bir şeyler geçirdi, ve doğruca büyük salonun yolunu tuttu. Bundan sonraki her şey klasikti, yemeğini ye, seraya git ve öğrenciler gelmeden önce serayı hazırlayıp düzenle. Bıraktığı gibiyse hala, her şey yerli yerinde olmalıydı.

Ve öyleydi de. Neredeyse her şey yerli yerindeydi, yere düşen bir kaç eldiven, dün gece fazla büyüyüp durduğu küçük saksıyı kırması dışında. Genellikle saksıya sığmamaya başladıklarında çıkıp kendilerine başka bir yer buluyorlardı ama, bu saksını sevmiş olmalıydı ki içinde çok büyüyüp kırmıştı ve her yere saçmıştı parçaları. O tarafı temizlemeden önce sadece boş toprak ile dolu olması gereken saksıların oraya gitti ve büyümüş adamotunu buldu. Dikkatli bir şekilde saksıyı aldı ve onu rahatsız etmeden diğer büyük adamotlarının yanına koydu, bu iş görürdü. Yetişkin olmasına çok kalmış olmalıydı, ne yazık ki artık derslere değil, iksirlere kullanılacaktı.

Kırılmış saksıyı temizlerken, bir kaç öğrenci konuşarak içeriye girdiler ve donakaldılar. *Hadi ama, beni dün gördünüz küçükler* diye düşündü. Öğrencilerin ona alışması her zamanki gibi kolay olmayacaktı. Sınıfa her giren öğrencinin tepkisi yanı oluyor, bir kısmı bakışlarının yanlış olduğunu anlayıp yüz ifadelerini düzeltiyordu, fakat bir kısmı muhtemelen attığı bakışların farkında bile değildi. Sessiz bir iç çekti ve dolan seraya tepeden son bir kere daha göz attı. Artık başlayabilirlerdi.

- Tünaydın 1. sınıflar. Hogwartstaki Bitkibilim dersi hocanız benim ve bir aksilik olmazsa da siz buralardan göçene kadar ben olacağım. Adım Nephele Melanchaetes, 78 yaşındayım tahmin edebileceğiniz gibi 60 yılı aşkındır Bitkibilimle yakından ilgileniyorum.

78 kelimesini duyan bir kaç öğrenci, aralarında fısıldaşmıştı. Nephele, onlara bakmadan kafası dik bir şekilde devam etti.

- Bugünün büyük bir kısmını teorik ders ile geçireceğiz ama teorik dersi öğreneceğimiz bitkileri görerek pekiştireceğiz merak etmeyin. Şimdilik bu derste asa ile bir işiniz olmayacak, çünkü henüz işinize yarayacak büyüleri Tılsım dersinde görmediğinizi düşünüyorum. Dün geceki hengame yüzünden bu sene Tılsım profesörünüz ile konuşup derslerin içeriğini arka arkaya alamadık ama bu hafta içinde bu hallolmuş olacak. Bunun dışında, İksir dersiniz için gerekli olan malzemelerin büyük bir kısmının buradan sağlandığını biliyorsunuz. Eğer öğrendiğiniz iksirleri yapmak isterseniz, malzeme ihtiyacınızı buradan karşılayabilirsiniz fakat bir şartla, yapacağınız iksiri ve aldığınız malzemeleri isminiz ve binanızla birlikte kapının yanındaki yere not etmeniz gerekmektedir. Son olarak, gece yarısı seraya girmemenizi tavsiye ederim, çünkü biliyorsunuz, adamotları en çok geceleri dolaşırlar ve içeriye girdiğinizde bayılma, en kötü ihtimallede ölme şansınız vardır.

Öğrencilerin bir kaç tanesi titredi. Nephele derin bir iç çekti ve konuşmasına devam etti.

- Benim size gösterdiğim her şey tekrarlar ve kurallara uyarsanız, başınıza hiç bir şey gelmeyecektir merak etmeyin. Ayrıca, istediğiniz zaman istediğiniz soruyu sorabilirsiniz.

Dedikten sonra dersine geçti.

- Bugün iksirlerin büyük kısmında olan bitkileri göreceğiz. Onları nasıl koparıp nasıl kullanacağımızı. İlk olarak Kurtboğanı göreceğiz. Öncelikle gidip ellerinize kalın eldivenlerden alın ve eldivenlerin yanındaki bu saksılardan birer tane alın.

Dedi ve masasının üstündeki kurtboğan dolu saksıyı kaldırdı. Bir kaç öğrenciyi yönlendirdikten sonra devam etti.

- Kurtboğan bir çok iksir yağımında kullanılabilir. Bunları zaten iksir dersinde göreceksiniz. Kurtboğanın çiçekleri, inanılmaz zehirlidir, bu yüzden lütfen, teninize değmesine izin vermeyin ve tadına bakmayın. Bitkinin etrafındaki toprağı biraz eşeledikten sonra, toprağa yakın bir kısmından tutun ve koparmamaya dikkat ederek dışarı çekin. Kurtboğanın hem çiçeği, hemde kökü iksirlerde kullanıldığından, çiçeklerini ayrı bir yere, köklerini ayrı bir yere alacağız. Elinize birer bıçak alın ve olabildiğince dikkatli bir şekilde çiçekleri ve kökü kesin.

Kendi kurtboğanını kestikten sonra elleri boşalttı ve öğrencilerin aralarında gezip onlara yardım etmeye başladı. Bir kaçı irkiliyor ya da alt bedenine dokunmamak için uzaklaşıyordu, ama bunu hala yapan yetişkin büyücülerde olduğundan, çocukları yadırgamıyordu. Sihir Bakanlığının hatasıydı en nihayetinde. Öğrenciler kurtboğanları kesmeyi bitirdikten sonra, kökleri ayrı, çiçekleri ayrı bir kaba gelip bırakmalarını istedi ve yerine geri geçti.

- Şimdi Geyik otuna geçiyoruz. Geyik otu, çok güçlü bir şifalı bitkidir. Bir yaranın üstüne sürüldüğünde yeni bir deri çıkmasını sağlar. Eğer yara derin değilse, bitkinin kendisini yaranın üstüne koymak bile işe yarayabilir. Bitki, aynı zamanda Yanan Çalı diye de bilinir, çünkü herhangi bir işlem sonra çıkardığı gaz, gerçekten çok yanıcıdır. Alev almak istemiyorsanız, Geyik otuyla olan işlerinizi ateşsiz bir ortamda gerçekleştirin bence. Rendelenmiş Geyik otu aynı zamanda bazı iksirlerin yapımında da kullanılır. Şimdi, seranın sol girişine yakın olan yere gidin ve birer tane saksı alın. Geyik otlarını çıkarın ve boydan ikiye bölün. Yarısını havanda ezeceğiz, yarısını da rendeleyeceğiz. Bu arada, dünkü karmaşada kendini yaralayan bir kaç arkadaşınız, bugün sizin Geyik otlarınızı denemek için gönüllü oldular. Derin yaralı olan yoktu tabii, kesiklerini kapatmanız için birazdan burada olacaklar.

OUT: Rpnizi yapın ve yollayın. Her rp için binaya 5 puan, her özellikli rp için 10 puan. Dersin sonlarına doğru kesikleri olan üst sınıflardan 4 kişi içeri girecek ve sizde dizilip kalan yaralarını kapatmalarına yardım edeceksiniz. Yapılan şey çok zor değil, ama sorduğunuz her soru, yaptığını her ekstra derse katkılı hareket ödüllendirilecektir. İyi rpler.

Slytherin 1. Sınıf Mesaj Sayısı : 6 Kayıt tarihi : 25/02/14

At. Yine buradaydı. İksirden çıktıktan sonra koşarak seralara gelmişti ve dün onları hengameden bağıra bağıra çıkaran atı görmüştü. Bir süre masasının arkasında bir şeylerle uğraşan ata baktı kapının yanından. "Tabi ki profesör olacaktı Iris." diye düşündü. "Böyle heybetli bir atın at olacak hali yok ya." diye bir cümle daha düşündü ve başını salladı. Saçmalamaya başlamamıştı, dediği şey aptalcaydı. Attı yani ama, öyle birinden hademe falan olmasını beleyemezdi pek tabii. Az önce tekrar ettiğini başka kimseye söylemeyeceğine kendi kendine yemin ettirdi ve iksirde yaptığının aksine kapıya yakın bir yere oturmaya karar verdi. Arkasından girenlerinde tepkileri çok farklı değildi, kapıda durup bekleyenler, seradan dışarı çıkıp doğru yere gelip gelmediğini sorgulayıp tekrar içeri girenler. Bir kaç tanesi sadece çok normal bir şeymiş gibi girip profesöre selam verdiler, onların aralarından biri Ravenclawlı olmasaydı eğer, vahşi ortamda yaşamış gerzekler diyebilirdi, ama bundan da vazgeçti. Sera, sıfıldaşan bi ton insanla dolduktan sonra, at konuşmaya başladı. Adı Nephele Melanchaetes' ti (Değişik bir isimdi tabi) ve...

- Oha.

diye mırıldandı. Hemen arkasından ağzından kaçırdığı çirkin kelimeyi kimsenin duymadığından emin olmak için sağa sola baktı. En önemlisi gözlerini profesöre dikti. AT 78 YAŞINDAYDI. Bir süreliğine duydukları yüzünden kulağı çınlamış ve hocanın ne dediğini kaçırır gibi olmuştu, fakat arkasından hemen toparlamıştı. "Tamam." diye düşündü profesör konuşurken. Belki bunların hepsini gözden geçirmeliydi. Kişneyen bir ata benzemiyordu, aksine sesi güçlü ve güzeldi, ayrıca tam bir insan gibi konuşuyordu, hatta bazı aptallardan daha güzel ve akıcı konuşuyordu. Hem, Bitkibilim fena bir ders değildi, güzelim iksirlerinin malzemeleri hep buradan çıkıyordu, o yüzden belki bir at hakkındaki fikirlerini değiştirebilirdi. Şimdilik ona Profesör Melanchaetes diyecekti. Başkalarıyla konuşurkende sentor derdi, at değil, böylece insanlar ne kadar büyük düşünür biri olduğunu düşünebilirdi. Evet.

İlk öğrenecekleri bitki, Kurtboğandı. Oturdukları taburelerden herkes kayarak kalktı (Bir aptal neredeyse yere sırtüstü düşüyordu) ve arkalarına dönüp rafların üstünden hocanınkine benzer bir saksı aldı. Geçerken bir çiftte eldiven almayı ihmal etmedi tabi. Profesörü dinlerken not alamıyordu ve bu biraz canını sıkıyordu, çünkü yaptıklarını tekrar etmeleri, bitki çıkarıp kesmeleri falan gerekiyordu. Bir çoğunu aklında tutmak için kendini zorladı, böylece dersten sonra hızlı bir şekilde aklında kalanları not alabilirdi. Profesörün dediği ve gösterdiği gibi, önce toprağı kenarlardan eşeledi ve başta zorlayarak, sonra koparmaması gerektiğini öğrendiğinde biraz daha toprağı eşeleyip bitkiyi köküyle birlikte çıkararak bir kenara koydu. Neredeyse kurtboğan denen şeyi koparıyordu. Profesör, tadına bakmayın derken sesini yükseltir gibi olmuştu, bende refleks olarak etrafıma baktım. Gerizekalılardan birinin elinde az önce kopardığımız bitkinin çiçeği vardı ve neredeyse ısırmak üzereydi. Profesörün uyarısıyla son anda durmuştu, keşke durmasaydı da öyleseydi diye düşündü küçük kız. Sentorun yeni talimatı ile eline bir bıçak aldı ve dikkatli bir şekilde talimatlara uyarak kesmeye başladı. Köklerini ayrı, çiçeklerini ayrı bir kaba koyduktan sonra, Geyik Otu diye bir şeye geçtiler. Kız ne kadar dikkatli dinlemeye çalışsa da , sıkılmaya başlamıştı artık. Tek derste kaç ot göreceklerdi, ayrıca, bunların hepsini akılda tutmaya çalışmak gittikçe zorlaşıyordu.

- Geyik otu...

Diye mırıldandı. Söylediğine göre geyik otunun rendesi yaralara iyi geliyordu. Profesörün işaret ettiği yerden birer saksı geyik otu aldı herkes ve bıçaklarının yanında duran rendelere giriştiler. Eldivenler olmasa kesin sınıfın yarısı elini kesmişti, çünkü bir ton eldivenin rendeye sürtme sesi geliyordu. Yorgun yorgun aptallar diye mırıldandı ve kendi geyik otunu rendelemeye girişti. Önce büyükçe bir tutam kopardı ve bir tür top yaptı. Sıkmamaya özen göstererek, rendesine topu dayadı ve güzelce rendeledi. O rendesini bitirmeye yakın, seraya dört salak girmişti, ya da üç, biri Slytherinli bir ikinci sınıfa benziyordu, diğer iki daha çok birbiriyle kavga edip tırmalamış iki aptal Hufflepufftı, biri ise süzgün bir Gryffindor. Neyse ki kapıya oturmuştu küçük kız, profesör rendelenmiş otlarını alıp dizilmelerini
istediğinde, hızlı bir şekilde Slytherinli çocuğun yanına seğirtti. Çocuğun yüzünden daha çok bitse de gitsem ifadesi akıyordu. Ben yarasını göstermemi söylemeden iki kolunu da sıyırdı, birinde üç, birinde iki çizik vardı, yüzünde de bir kaç çizik birden vardı. Bunlardan biri Irisin olmalıydı, yine de kız düşünmeden edemedi, bu kadar çiziğe nasıl sahip olduğunu. Belki bütün Slytherinliler onun kadar akıllı değillerdi.

Çocuğun çiziklerinden birine rendelenmiş tutamdan bir parça alıp bastırdı. Tam profesörün dediği gibi, çizik, saniyeler içerisinde yok oldu. Kendi başarısına sevinmişti, fakat çocuğa tiksinti ile sevinç arası salak bir bakış atmış olmalıydı, çocuk ona geri şaşkın ve ters bir bakış attı. Kısa bakışmalarından sonra Iris, iç çekti ve taburesine geri geçip, dersin bitmesini beklemeye başladı.

» Üst Sınıflar için Bitkibilim, Ders 1
» Üst Sınıflar için Tılsım, Ders 1
» Boş Derslik (Özel ders)
» 1. Sınıf Tılsım, Ders 1
» İleri Seviye İksirler Ders 1: Küçültme İksiri