II. Dönem Kehanet dersi

Konunun ilk mesajı :

1 hafta açık kalacak.

Sİnirle sınıfa giridm.Öğrencileirm beni böyle görmeye alışkın değillerdi ama umrumda bile değildi.Yeirme oturdum ve çemkirerek *kağıt falı! 238. sayfa!* dedim, hormurdandım.

"Papatya çayı falı? Çay falı... Hadi kahve falını biliyorum da... Çayın içindeki papatyalara falan mı bakıyorlar ki?"

Ay çay falı. Garip garip... Güzel midir ki?

"Fala inanma falsız kalma bana göre. Gerçi bu okulda neye inanacağımı bilemiyorum, kafam karışıyor falan ama güzeldir fal mal. Gerçi ben kahvenin dibine kadar içerim, öyle olunca hem ziyan olmuyor hem de geleceğin çok temiz çıkıyor."

"Kesinlikle saçmalık. Kahve hiç sağlığa zarar verir miymiş? Bir kere kahve çok yararlı, tadı da güzel. Yani ne sorun olabilir ki kahve içince. Alt tarafı uykun kaçar."

Kahve güzeldi ama. Değil mi? Cassie'nin favori içecekleri arasında. Tabi birincisi suydu.

"Kendileri daha zararlı şeyler de içiyorlar, biz onlara karışıyor muyuz? Önce kendilerine baksınlar da küçüklere laf yetiştirsinler."

Nora bir terazi,Zamiel ise yengeç...Hımm..Bende balıktım gerçi.Uyum bakımından iyi anlaşabiliriz Zamiel'le.Ama terazi için bişey diyemem.
"Balık burcuyum ve yükselenim ikizler.Gezegen konumlarımsa Güneş-Balık,Merkür-Kova,Venüs-Balık,Mars-Kova,Ay-Yay,Jupiter-Akrep,Satürn-Balık idi.Açılarda ise haç tarzı açılar vardı.Bu gelecekle ilgili kötü bir simgedir.Sizinkilere de bakmak isterdim.Bana doğum yerinizi,doğum yılı ve tarihini verirseniz bakabilirim.Heh bunları küçükken öğrenmek iyi olmuş ha?" dedim.Egom kabarmıştı.

Derslikten içeri girip söyle bir göz attım sınıfa. Her zamanki kişilerdi. Slytherin grubu ve işte Hufflepuff Gryffindor kızlar. Chuck ise tabi yanlız gidip oturacaktı. Zaten sevmiyordum kehanet dersinde biriyle konuşmayı. Ama tılsım dersinden dolayı şu Slytherin'lere pis pis bakmayı ihmal etmedim ve sadece Zamiel'e selam verip arkaya geçtim. Kehanet kitabını çıkarıp profesörün dediği yeri açtım. Neymiş? Kağıt falı... O zaman masaların üstünde bir yerde tarot kartları falan çıkabilir değil mi?

Sinirli bir şekilde geçmişti Chuck. . Acaba kızı kızdıran şey nedir diye takıldı Zamiel'in kafasına ve arkadaşlarından müsaade isteyip sessizce kızın yanına doğru süründü.

"Selam ufaklık. Ne oldu bir sorun mu var ?"

Oturduğum yerde kaydım garip bir şekilde... "Slytherinler hep sorundur benim için, pisi. boşveeer ama aynı grupta olucaz dalabilirim sanırım." dedim sırıtarak. Yapar mıydım? Yapmışlığım vardı. Uçan kafalarımla meşurdum ben Hollanda da...

"Dalmak ? Nasıl yani ? İlgimi çekti bak şimdi ama o kadarda merak etme diyor içimden bir his. ."

Anlam veremeyen bakışlarla süzdü kızı ve çaktırmadan yanındaki sıraya çöktü.

"O kadar önemli birşey değil ya... Ciddiye alma yani. Ya da al farketmez." Kolumu kaldırıp Zamiel'in çenesini kaşıdım. Bunu neden yaptığımı da bilmiyorum aslında. "Ah bak ne unuttum." Hızla yer attığım çantama dönüp içine girecek kadar eğildim ve karıştırmaya başladım. Çeşitli şaka malzemeleri, tüpler, oyuncaklar derken sonunda sigara paketini bulup çıkardım ve yanımda oturan çocuğa uzattım. "Buyrun sigaranız." duelloda kaybettiğim için bir borcum vardı değil mi ve bir Woods sözünden asla dönmez!

Çenesi kaşınınca gözlerini kapadı Zamiel, kedilerine bunu sürekli yapardı ve onlarla sürekli içli dışlı olmakta bazı kedi huyları edinmişti. . Ah şu kediler. Zevklerini iyi seçiyorlardı, çenenin kaşınması güzel bir histir.

"Ne unuttun ? Ve istersen anlatabilirsin ne olduğunu."

Kızın çantasının içine düşmesini ve kendisine uzattığı paketi sessizce izledi ve eline alıp inceledi. Bu markayı hiç görmemişti acaba başka bir ülkede ünlü bir marka mıydı ? Neyse denemekten zarar gelmez diye düşünüp cebine koydu ve gülümsedi;

"Teşekkür ederim küçük bayan, şahsen sözünüzü tutacağınızı pek düşünmüyordum ama beni yalancı çıkardınız."

Ağzımdan garip bir ses çıktı. "Öyle bir izlenim mi veriyorum?" dedim. Dürüstsem dürüsttüm aslında. Sevdiğime de sevmediğime de ne hissettiğimi açık açık anlatıyordum. Yoksa anlatmıyor muydum? Kendime uzaktan bakmam gerekiyor sanırım. "O değil de bence şu profesörler hakkında konuşmalıyız. Petrasovalar hakkında." sesimi alçattım. "Kardeşinden olduğunu sen de düşünüyor musun?"

Yani, huysuz tavırların bazen insanların öyle düşünmesine sebebiyet verebiliyor."

Sonra Zamiel'in beklediği soru kapıya dayandı; "O değil de bence şu profesörler hakkında konuşmalıyız. Petrasovalar hakkında." sesimi alçattım. "Kardeşinden olduğunu sen de düşünüyor musun?"

"Biz o geceye tanık olduğumuzda aklıma bir şeyler gelmedi değil fakat düşünmemeyi tercih ettim. Etik değerlere uygun değil ama sevgi kimyasal bir reaksiyondur, doğru koşullar altında hemcinsine bile aşık olabilirsin diye düşünüyorum. Ama genede Profesör'ün gelmesi, Madam'ın yumuşamaya başlaması, o gece ve ardından bu olanlar. . Pekte birbiriyle bağlantısız görünmüyorlar bana."

"Kesinlikle!" sesim birden fısıltıdan çıkmıştı. O yüzden etrafıma bakarak mahçup mahçup gülümsedim. Kesinlikle bu olayların hepsi bağlantılıydı ve iksirci ile biçim değiştirmeci ensest ilişki yaşıyorlardı. Bebeği görmeye gitmemiştim çünkü 2 profesörle de yakın değildim. "Ne yani okulda aile mi kuruyor bunlar? Bunu biliyorsun ki etrafta işlenen cinayetlerin üstüne bir bebeğin doğması -hatta bunun e... ensest bi ilişkiden doğması katili onların üstüne çekicek... Ve bence..." gerisini söylemedim. Cidden de katilin sonraki hedefi bebek olabilirdi. Hatta bu gayet olası birşeydi. Profesörler de bunun farkında olmalılardı. Öyleler miydi gerçekten?

Eliyle "sus işareti" yaptı Zamiel;

"Atadamlar kovalıyor gibi bağırmasana, birileri bizim bildiğimizi anlarsa çokta iyi olmaz sanki ?"

Sonra kız tekrar sessizliğe bürünüp devam etti;

"Ne yani okulda aile mi kuruyor bunlar? Bunu biliyorsun ki etrafta işlenen cinayetlerin üstüne bir bebeğin doğması -hatta bunun e... ensest bi ilişkiden doğması katili onların üstüne çekicek... Ve bence..."

Ve sessizce cevap verdi Zamiel;

"Bebeği ziyarete gittim ve gayet sağlıklı görünüyordu. . Zaten azcık mantığını kullanabilen biride o bebeğin nasıl bu kadar sarı olduğunu açıklayabilir sanırım. Ve şu katil işi özellikle benimde canımı sıkıyor. . Geçen gün ormandaki adam olabilir mi ? Bir Centaur'u yaralayabiliyorsa bir bebeğe neler yapar tanrı bilir.

Nora...13 Ekim 1999.Ama ya saat?
"Saati de söyler misin? Tabi hatırlıyorsan." dedim Nora'ya.Eksik söylemişti.

Kehanet dersi...Geleceği merak eden bir kız değildim ama yinede burda bu derslere girmek zorundaydım.Aslında kaçıp gitmek isterdim ama bu sefer profesör çok sinirli duruyordu.Sayfaları ağır ağır geçtim.Resimlere bakmak zevkliydi.Aralarından çizebileceklerimi hafızama kaydediyordum.Çeşitli resimler,hepsi de renkliydi.

İstediğim sayfaya varınca duraksadım.Kafamı kaldırıp etrafa bakındım.Tanıdık bikaç sima vardı.Onun dışında herkes yabancıydı.Bakalım dersin sonu ne olacak?

-rp bitmiştir-

*yazma fırsatım olmadı kusuruma bakmayın-