16. YASAK ORMAN SEFERI- GECE ÇOK KARANLIK-

Konunun ilk mesajı :

grubu yönlendirmek ne kadar zor :S ama yinede keyifli geçiyordu.ağaçlar banada ürkütücü geliyor nedense bu geceye özel sanırım...öğrencilerin yüzü değişmişti. çok dalgasını yapmışlardı bu konunun ama gelip yaşayınca anladılar.

(şlak) tekboynuzlu at kanına battı ayağım ve irkildim.

-lanet olsun!! halen kaldı mı tekboynuzlu at yiyen lanetliler?
(yasak ormanda bir gölün kenarına gelmiştik)

-evet çocuklar gölden ayrılmamak şartıyla etrafını turlayabilirsinz.bende paçalarımı temizleyim bu arada...

Derin bir nefes alıp dinlenmeye koyuldum. O sırada Nora etrafına bakınıyordu ve bende ilgiyle onu izliyordum. . "Ne için sabrettiğimize bağlı küçük hanım. Eğer canlılardan bahsediyorsanız kesin bir şey diyemeyeceğim zira her varlığın kendine has bir rutini ve huyu vardır. Belki hiç bir şey göremeyiz. . Ve pek emin değilim neticede kaybolur ve ölürsek onun başı derde girer. O yüzden bizi unutacağını düşünmüyorum. Ama aramaya çıkacağınıda sanmıyorum. Biraz bu güzel gecenin tadını çıkarır sonra işimize döneriz." Gerinerek sırıttım ve dibe gidip sırtımı ağacın gövdesine dayayıp tek ayağımı aşağı sarkıttım. Sonra bir sigara yakıp Nora'ya uzattım ?

"Sakıncası yoktur umarım küçük hanım veya isterseniz buyurun."

Arkama yaslandığım sırada suratındaki ifadeyi gördüm ve yaptığımdan pişmanlık duydum. Gözlerindeki o "Bende onu yapmak istiyordum" ifadesi nefesimi tutmama neden oldu. Ne zaman kendimi kötü hissetsem bunu yapardım. Daha sonra sigaramı geri çevirince yüzüme bir gülümseme oturdu;

"Zaten alsanız kızardım sevimli bayan, sadece nezaketen uzatmıştım."

Sonra başımı ağacın gövdesine yaslayıp mırıldanmaya başladım, o sırada Nora gökyüzüyle ilgili birşeyler söyledi. Gözümü açıp gökyüzüne baktım. . Evet hakkatende tatlı bir hali vardı. Ormanda, güzel bir sohbet edebileceğin biri varken ve yüksek bir ağacın tepesindeysen özellikle havanın böyle olması daha çok anlam ifade ediyordu insana.

Kız o arada iyice kendini bırakmıştı, yüzünde bir huzur vardı. Ayakkabılarını gene çıkarmıştı ama kendi kendime acaba şimdide beni mi parçalayacak diye geçirip gülümsedim. Çok sessiz bir geceydi taa ki Nora birden hareketlenen bir şey görene kadar.

"Hm ? Neyi ?" Yoo ben hiç bir şey görmemiştim. Yani o sırada hala Nora'yı ve hareketlerini izliyordum ki kız bir anda irkilmişti. .

Evet sahidende daha önce geçmiş olan neyse pek geri dönmeye niyeti yok gibiydi. . Sıkıntıyla homurdandım;

Uhm. . Sanırım haklısıın. . Sana da sanki koskoca Yasak Orman'da gidip en sakin yeri seçmişiz gibi gelmiyor mu ?" diye sordum fakat tam o anda gülümsemeyi kesmiş ve bana kıpırdamama emrini vermişti. Dediğini yaptım ve nefesimi tutup bana uzanmasını izledim. Eli yüzüme yaklaştı ve geçip kulağımın arkasına uzandı ve duyduğum bir ses irkilmeme sebep oldu. . Tahmin ettiğim şey değildir umarım diye sessizce nefesim tutulu bekledim.

- Bu elimdeki...

- Dişi bir kurt örümceği. Doğrusu, niye burada hiç bir fikrim yok. Kendisi aslında bir Avusturalya örümceğidir...

- Genellikle ağaçlara da tırmanmazlar. Yuvalarını yerlere yaparlar.

Gözlerimi kısmış ve kafamı geri çekmiştim. Açıkcası örümcekleri pek sevdiğim söylenemezdi ve bana bu kadar yakın bir taneside beni aşırı geriyordu. Özellikle Nora'nın burnuma sokmaya çalışmasıda pek yardımcı olmuyordu doğrusu. .

"Nasıl desem küçük hanım. Hiç sanmazdım ama hayatta benimde ilgimi çekmeyen şeyler mevcutmuş. Sakın saygızlık olarak almayın ama bilirsiniz bu tür ve ben. Pek birbirimizle anlaşabildiğimiz söylenemez."

Kafamıda ağacın gövdesinden kaldırdım belki dahası vardır diye. Dayanamıyorum şunlara lanet olsun ki. . İçimin ürpermesine aldırmayarak sigaramı içmeye devam ettim biraz gerginliğimi alır umuduyla.

"Aslına bakarsan ısırıp ısırmaması değil benim sorunum. Örümcekler konusunda benim durumum direkman yargısız infaz olarak nitelendirilebilir. Diyorum ya pek anlaşamayız biz."

Sonra Nora'nın bana doğru uzanıp hayvanı serbest bırakmasını izledim. . Aslında bilmiyorum yakın zamanda bunu aşmalıydım ve Nora bu konuda bana yardım edebilecek tek insan olabilirdi. Tamam Xi'de örümceklere sevgi beslerdi ama bu konuda Nora daha bilgili görünüyordu. Xi'ye kalsa elime bir tarantula verir ve yalamamı isterdi. O da böyle bir adamdı işte.

Sonra inme teklifinde bulundu fakat rahatsız felan değildim, aksine gayet güzel geliyordu şu zaman bana. Ve bunu Nora'ya anlatabilmek adına konuştum;

"Açıkcası küçük hanım, böyle güzel bir havada, sizin gibi bir bayanla oturup sohbet etmek beni daha çok cezbediyor. Belki rahat bir yerde değiliz ama en azından yalnızız ve ben bu anın keyfine son saniyesine kadar çıkarmak isterim."

Esnemesi benide esnetmişti. Karşılıklı gülüştük ardından. Zira esneyen insanlar benide esnetirdi hep ve bilmiyorum acaba uykusu mu gelmişti ?

"Düşüncelerime göre uyurken düşersek ve yere çarpmadan uyanırsak sanırım canımız yanabilir ve küçük hanım üşüdüyseniz biraz daha yakında durabilirsiniz. Zira insanların vücut sıcaklığı yanyana durduklarında birbirlerini ısıtırlar. Ki şansınıza vücut ısım yüksektir."

Ters tepme ihtimali olan bir teklifte bulunduğumun farkındaydım ama üşütmesinide istemezdim. Özellikle dişiler soğuk konusunda ayrıca hassas oluyorlardı.

"Hm ? Saat. . Saat. . ." O sırada çantamı arıyordum. Sanki geçenlerde içine bir tane atmıştım gibi anımsıyorum. . Sonra elime metalik bir şey değdi, benim küçük eşeğim üstüne yatmıştı. Kafasını okşayıp saati altından aldım ve düğmesine basıp kapağını açtım. Eski bir cep saatiydi ve tik tak sesi çıkarıyordu durmadan.

"Biyolojik saatiniz haklıymış küçük hanım. Saat 3'ü çeyrek geçiyor."

"Hasta olmanızı hiç mi hiç istemem küçük bayan, pelerinimin altında sizin için her zaman bir yer vardır."

Sonra güldü. Ters tepmemesine sevinmiştim doğrusu ve insanları vücut sıcaklıklarını paylaşıp soğuk geceleri atlattıklarıda bir gerçekti. Özellikle gülmeyi kesince söyleyeceği cümleden sonra iyice farkedecektim sahidende buna ihtiyacımızın olacağını. .


- Peki burada sabahlasak ne olur sence? Hoş, sonradan gittiğimizde hiç iyi olmaz bizim açımızdan sanırım Petrasova' nın bizi haşlamaya kalkacağına şimdiden emin gibiyim.

Daha sonra sarsılarak güldü. Hatta biraz daha sarsılsaydı ben cevap veremeden hızla aşağı inmiş olacaktı. Yani bir ihtimal dengesini kaybetseydi. . Neyse en iyisi bunu düşünmemekti. Ve bu tarz bir şeye engel olabilmek adına Nora'nın kolunu tuttum ve kendime doğru çektim. Sonra gülümseyerek;

"Dikkat edin küçük hanım. Burada kalma planları yaparken kendinizi aşağıda bulmak istemezsiniz değil mi ? Ve teklifiniz bence gayet cezbedici, tek sorunumuz uykumuz gelirse yatacak yer sıkıntımız olur. Onuda benim değersiz varlığımın yakınında durmayı kabul ettiğiniz takdirde çözebiliriz. Ve hanımefendi risk almadan serüvene çıkılmaz bunuda unutmayın."

Esnemesini bitirip ne dediğimi tekrar sordu. Çok uzun esnemişti ve bu gözlerini yaşartmıştı. Uzanıp yaşaran gözlerinden bir tanesini hafifce sildim ve kıza bakarak gülümsedim.

"Diyordum ki küçük hanım şayet yakınımda durmak sizi rahatsız etmeyecekse rahatca uyuyabiliriz. Ve Madam konusuna gelirsekte bu bir risk olur ve risksiz serüven olmaz bana göre. Tabii genede siz nasıl isterseniz bayan."

İnmek istediğini duyduğumda üzülmüştüm. . Ama daha sonra tekrar gelebileceğimize dair söz alınca tekrar gülümsedim.

"Söz, sözdür küçük hanım bunu biliyorsunuz."

Daha sonra biraz aşağı sarkıp iki dal gösterdi. İkimizde birine basarsak rahat bir iniş yaşayabilirdik sanırım. Kız mantığını kullanmada gayet iyiydi ve bu takdir ettiğim özelliklerinden sadece biriydi. .

Daha sonra iyice yaklaştı bana doğru, hava serinleşmişti ve vücut sıcaklığını hissedebiliyordum biraz daha yakınıma geldiğinde artık aşağı inmeye hazırdı ve çok yakınımda duruyordu. Sonra bir anda döndü, gözlerimiz birbirine kenetlendi ve o arada kıza belli belirsiz yaklaştım.

- Çantanı tutabileceğimi düşünüyorsan atabilirsin.

Zaten yakındık ama daha yakın olmak istemiştim bir anda. Sonra sözleri beni kendime getirdi. .

"Teşekkür ederim küçük hanım ama bundan sonrasını ben halledebilirim sanırım, siz dengenizi sağlamaya çalışın iyisi mi. Çanta inerken ağırlık yapmaz bana." Sonrasında kız tekrar inmeye başladı ve bir ara dönüp sırıttı. "Kendinden emin ve becerikli bir kız şu Nora." diye geçirdim aklımdan, haksızda sayılmazdım. Onun inebildiğinden emin olduktan sonra çantama daldırdım elimi tekrar.

Aradığım şey burdaydı biliyorum. . Ve evet işte burda. Çantama ne amaçla attığımı bilmediğim bir halat çıkardım, kim bilir hangi düşünceyle atmıştım oraya. Tahminen bir 6-7 metre geliyordur. Bir ucunu belime sıkıca dolayıp düğümledim, diğer ucunuda kalın daha bağladım, geriye kaldı 5 metre desek, ağaç zaten 10 metreydi, 5 metrelik bir düzgün bir atlayışında kimseyi öldürdüğü görülmemişti. Yani bu işi başarabilirdim. .

Aynı zamanda aceleci bir kızdı keşke bekleseydi beni. . Ama o kadar istekli görünce ve yakınımdayken nedense hayır diyecek gücü bulamadım. . Garip bir duyguydu, istediğini yapınca mutlu olacaktım sanki ? Tam bunlara dalmış ve düğümü tamamlamışken aşağıdan bir kırılma sesi geldi, onuda bir çığlık izledi. Düşünmeden halatı tuttum ayaklarımı gövdeye bastırdım ve kendimi aşağı doğru sarkıttım. .

"NORA ?"

Umarım bir şey olmamıştır kıza, yoksa kendimi affedemem. . Bunları düşünerek yavaş yavaş aşağı sallandırdım kendimi ve biraz sonra içimi rahatlatan bir ses duydum. Nora iyi durumdaydı, hatta bir daha süpürgeyle çıkmak hakkında bir şaka bile yapmıştı. Bunu duyunca gülümsedim ve sık dalların arasından geçerek aşağı sarktım. İşte ordaydı ! Ve gayet iyi görünüyordu. Yanına kaydım ve;

"Küçük hanım kurtarıcınız geldi işte ! Her zaman gururlu ve sabretmeniz gerektiğini söyleyemeyen şövalye. Şimdi lütfen arkama tutunun. Zira beni o kadar korkuttunuz ki bir daha sizi yalnız başınıza tuvalete bile gönderemem."

"Genede çekirgeler zıplamayı seven fakat her zıplayışta başarılı olmayan hayvanlardır. Eğer sizin başınızada böyle bir şey gelirse asıl ben uyuyamam sanırım. Revirde başınızda beklerim ama mesela."

Daha sonra ellerini önce omzuma koydu. Tahminen bana öyle tutunursa canı yanardı. . Tam farklı bir şey denemesini önerecektim ki ellerini aşağı kaydırdı. Yani boynumdanda tutabilirdi ama hızlı inersek boğulma ihtimalim vardı ve nefes almayı severdim, ama sigarayıda severdim. İronik bir olay oluşturuyordu bu iş. . Sonra Nora'dan beni düşündüğünü belirten bir cümle geldi ve sonundaki hitap. Hoşuma gitmişti. . Ben söylerken normal gelmişti ama o söyleyince kulağa çok hoş geliyordu. Evet ben her zaman gururlu şövalyeyim.



"O halde merak etmeyin küçük hanım ben uyuyana kadar başınızda beklerim." Dedim gülümseyerek. Evet yapabilirdim bunu eminim ki uyurkende böyle tatlı oluyordu. . Sonra hızlı bir hareketle bacaklarını belime doladı ve bir anda gecenin tüm o soğuğu gitti. Birden etraf ısınmıştı. Yoksa ben mi ısınmıştım ? Daha fazla düşünecek gibi oldum ki Nora'nın rahatsız olduğunu belirten kıpırtıları beni kendime getirdi ve biraz daha aşağı kaydık, sanırım 2-3 metre daha kaymıştık ki ip bitti. Ve tahminimden uzun gelmişti biraz daha yani 5 metre yerine 3.5-2 metrelik bir atlayış yapacaktık sanırım. .

Nora'ya döndüm ve;

"Küçük hanım yolun bu kısmından itibaren katırı bırakıp hızlı bir iniş yapmanız gerekiyor, elimi tutun ve sizi aşağı sarkıtayım." Sonra gülerek ekledim "Ondan sonrada çekilin ki katır üstünüze inmesin."

Aslında tamamen aşağı sarkıtsam mesafe kısalırdı belki, yani gözle görülecek bir şey olmazdı belki ama kısalırdı en azından. . "Ama zeki bir kız olan Nora'nın illa ki bir bildiği vardır." diye düşünüp dediğine karşı çıkmadım, hem belki haklı olabilirdi. Denemeden bilemezdik sanırım. Sonra yavaş yavaş ayrıldı benden. O arada psikolojik olsa gerek ki o sıcaklık kayboldu yavaş yavaş ve tam o sırada durup bir laf etti;

- Bu arada, şövalyeyi tercih ederim. İster istemez gülümsedim haliyle. En azından şövalye olabileceğim ihtimalini göz önünde bulunduruyordu;

"Peki o halde katırı bırakıp şövalyenin üstüne çıkabilirsiniz seçim sizin." dedim sırıtarak. O sırada kendini bıraktı sağlam bir düşüş yaşamış gibi görünüyordu, sanırım biraz sarsılmıştı. O an üzüldüm işte keşke benim dediğimi deneseydik. Yattığı yerde döndü ve bana baktı, bende onu izliyordum haliyle. Bir ara yukarıdan çok sevimli göründü gözüme. Neden bana kedileri çağrıştırıyor bu tarz şeyler ? Cevabı öğrenmem için merak etmem gerekiyordu sanırım zaten o arada ayaklandı ve biraz geriledi. Ardından tamam olduğunu belirten bir cümle geldi. .

Bende ayaklarımla gövdeden bastırıp kendimi biraz ileri attım ve havada Nora'dan tarafa dönerek tek dizimin üstüne inip yumruğumu yere vurarak dengemi sağladım. Phew. . İyi bir inişti sanırım. . Yavaşca kalktım ve yüzümde "İşte oldu" sırıtışıyla kızın yanına yaklaştım.

"İyi olduğuna emin misiniz küçük hanım ? Bu aralar beni pek bir endişelendiriyorsunuz."

Tekrar yan yana geldiğimizde kızın yüzünde tedirgin bir ifade gördüm gibime geldi ya da daha çok üzgünde olabilir tam kestiremedim.

- Endişelenmene gerek yok! Sportif ve biraz sakar olabilirim fakat hareketli olmama rağmen henüz bir yerimin kırıldığı görülmemiştir..

Aslında sevinmiştim. Sportif olduğu doğruydu ve sanırım dediği gibi birazda sakardıda ama bu onu sevimli yapıyordu sanırım. Sanırım değil sevimliydi işte düpedüz. Bu aralar neden bu kadar sevimli geliyordu ki bana ? Önce kediye benzetmem, sonra sevimli gelmesi ? . .

Ben bunları düşünürken gitmemiz gerektiğini söyledi ve bir anda elimden tuttu ve çekiştirdi. Bir sür hızlı hızlı yürüdük ve sonra yavaşlayıp parmağını uzattı;

- Şu gördüğüm gölün parlaması değil mi? Umarım Yasak Ormanda başka göl yoktur.

Elimi sakince kurtardım ve yavaşca elini tutup verdiği tepkiyi görmek için gözlerine baktım.

"Okuduğuma göre pek göl yok buralarda sanırım doğru yol ?"

Gülümsedi ve elimi biraz sıktı. Daha bir tepki vermeye vakit kalmadan tekrar çekilmeye başlanmıştım. Bir süre yürüdükten sonra gölün yansıması sandığım şeyin aslında ağaçların arasından sızan ay ışığı olduğunu anladık. .

Ki bu Nora'nın pek hoşuna gitmemişti sanırım. . Dönüp bence çok sevimli fakat çaresiz bir bakış attı. İster istemez elini bu sefer ben sıktım güvende olduğunu anlaması için ve parmaklarımı onunkilerin arasından geçirip kızı biraz daha yakınıma çektim.

Daha sonra biraz daha etrafına bakındı ve bu sefer bakışlarına nazaran daha iyi bir ses tonuyla konuştu;

- Şurası açık bir çimenlik mi, bana mı öyle geliyor?

Tam ağzımı açmıştım ki daha sonra tekrar çekildim ve kelimeler dilimin ucundan yere düştüler. Evet aynen böyle hissetmiştim ama sebebi elimi gene sıkmış olmasıda olabilirdi. Soğuk geceden geriye bir şey kalmamıştı artık. Kaybolsak bile umrumda da değildi ilginç bir geceydi çünkü. Tam bunları düşünürken kafamı istemsiz kaldırdım ve Bingo ! Hogwarts tam oradaydı ! Yani tam değildi ama dev şatonun silüeti görünüyordu ileride. Kendimi Nora'ya bırakıp sıkıca tuttuğum elinin beni istediği yere götürmesine izin veriyordum. .