2. Donem Iksir Dersi - Kemik Yaratici Iksir

Konu: 2. Donem Iksir Dersi - Kemik Yaratici Iksir Çarş. Ocak 26, 2011 1:25 pm

9. GUN, rp zamaniyla yilin ortalarina denk geliyor.
Kurgu: Profesor Hestia iceri giriyor, siyah bogazli hafif dar gelen bir cuppe giymis, karnindaki sislik belli oluyor, cogu ogrenci -anlamayacak kadar salak olanlar haric- Bayan Petrasova'nin hamile oldugunu bu derste ogreniyor ama soru sormaya curet edemiyorlar, cunku tepesinde duzgun topuz yaptigi saclari ona daha da ciddi bir hava katmis. Ogrencileri soyle bir suzdukten sonra sahte bir gulumsemeyle konusmaya basliyor. "Bugun sizlere kemik yaratici iksiri ogretecegim cocuklar! Kazanlariniz onlerinizde duruyor, iksir yapimina baslamadan once hepinizden sol kolunuzu kazanlariniza sokmanizi istiyorum, bu iksir yapiminin bir parcasi, korkmayin, birsey olmayacak!"
Tum ogrenciler inanip kollarini kazanlarina sokuyorlar. Ama o da nesi! Bayan Petrasova buyu yapabildigini hatirlamis olacak ki ogrencilerin kazanlarini icleri kara buyu dolu kazanlarla degistirmis! Herkes kollarini cikarinca siniftan cigliklar yukselmeye basliyor, ama cigliklari Hestia'nin cirtlak kahkahasi yariyor.
-AHAHAHA! Cidden bu kadar saf olup beni eglendirdiginiz icin tum binalara 10'ar puan vermek isterdim, ama neyse! Hepinizin sol kolundaki kemikler 6 saatligine yok oldu. O yuzden birazdan anlatacagim tarifi iyi dinlemenizi tavsiye ederim. Dersin sonunda yaptiginiz iksirleri iceceksiniz, dogru yaptiysaniz kemikleriniz, kara buyuyle yok ettigim icin normal iksirin aksine acisiz bir sekilde hemen yerini alacak, sanssizsaniz revire ugramaniz gerekebilir, veya buyunun etkisinin gecmesini beklersiniz 6 saat!.

Kurallar: Ders bir hafta acik kalacak, ders zaman kavramina dahil degil ama kurguya etkileri olabilir.

RP IN

Tekrar bir kahkahayla tahtaya dogru ilerledim, onceki derslerimde yaptigim gibi yine elimle yaziyordum ve bir yandan bagirarak anlatiyordum. Hamile oldugum icin fazla agresif hareketler yapmamaya ozen gosteriyordum.

Malzemeler;
-Armadillo safrasi
-Kedi tuyu
-Topbocegi
Tekrar kahkaha atmaya basladim "AHAHAH! Aslinda inek sutu olmamasi ne kadar ironik! Sut kemiklere faydalidir! AHAHAHA! Anladiniz mi? Kemiklere faydalidir! HAHAHAHAH!!!"
Bogazimi temizleyerek sakinlestim, sanirim hamilelik hatlarimi karistirmisti, oncekinde de boyle olmustu sacmalayip duruyordum. Bir elimle topuzumu duzelterek yapimi anlatmaya basladim.
-Iksirin yapimi zor degil, kazanlarinizdaki siviyi ilk iksirimizde yaptigimiz gibi kirmizi olana kadar kaynatin, Armadillo safralarini ekleyerek saat yonunde karistirin, mavi renk olacak, kedi tuyunu ekleyip bu sefer de saat yonu tersinde karistirin, yesil oldugunda karistirmayi birakin ve mor renk olana kadar kaynamaya birakin, sonunda top boceklerini ekleyip turuncu olana kadar karistirin. Tek kolunuzu iptal ettigim icin normalden daha fazla zaman alacak, yoksa cok kolay bir iksirdir! Gruplar halinde calisabilirsiniz!

Ve sakince yerime oturup tek kolu limbir limbir sallanan gerzek ogrencilerimin cabalarini, gevrek bir siritisla izlemeye koyuldum.

Bayan Petrasova'nın yaptığı şakalar ve espriler korkunçtu.Ki sol elim artık işlev dışıydı.Sallamaya çalıştım.Çok komik duruyordu.Bu sazan durumunda olmaktan nefret ediyordum.Neyse artık tek elle işi bitircem.Malzemeleri yanıma aldım.Tek elle biraz zor oluyor.Kesinlikle bir eş lazımdı.Artık birinin gelmesini beklicektim yada kendimce birşeyler yapıcaktım.Kendimce birşeyler yapmak aklıma yattı gerçi.Neyse kazanın yanına gittim.Kırmızı yapana kadar kaynatmayı bekliyorken etrafa bakındım.Hala bir korku hakimdi.Sonra kırmızı olduğunu farkettim.Armadillo safralarını ekleyip saat yönünde karıştırmıya başladım.Mavi olmasını bekliyordum.Ve kolum hala garip bir şekilde sallanıyordu.Malzemeleri ezmemek için çabalıyordum...Belki gelir...

Herzamanki gibi dostum Zami'yleydim bayan Petrasova çok ama çok ilginçti gerçekten , ondan hiç tahmin edemeyeceğim tepkiler çıkıp duruyordu . Kendi kendime "eğer hamilelik böyle birşeyse erkek doğduğuma şukredebilirim" dedim .

Ben önden sıvıyı kaynatmaya başladım nedense Zami bugün ekstra tembel ve dalgındı ve sabahtan beri ne olduğunu anlatmadı "yok bişii , yok bişii" diyip geçiriyordu.Benim bildiğim Zami şu anda kemiksiz koluyla oynamalıydı yani ben yapıyorum şuna baksana gerçekten ilginç ve zevkli bu işi öğrenirsen arada bir kemiğimi yok edebilirim eğlenmek için ama profesöre sormalı varmı bi yan etkisi diye ?

Sıvı kırmızıya döndü Armadillo safrasını dolaptan almaya giderken bizim 1.sınıflardan Stanley'e takıldı gözüm . Tek başına uğraşıyordu , eğer Zami'yle gelmemiş olsaydım onunla eş olabilirdim . "Hey Stanley!" diyip kemiksiz kolumla ona el daha doğrusu direk kemiksiz kolumu salladım gülümseyerek. "Ben bu kolu çok sevdim ha ya sen ? ^^ yardıma ihtiyacın olursa seslen elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım .".

Armadillo derisini aldım ve Zami'nin yanına döndüm. Biraz kendine gelmiş olsa gerek kolunu sağa sola sallıyordu. "Benim kendini kedi sanan arkadaşım daha iyimi bakalım ? Bak kedi tüyü gerekiyomuş göğüs kıllarından koparsana biraz . heheh onu bunu geçtimde hadi anlat artık ne oldu sana be ?"

Harika... Gerçekten harika. Neden iksir dersi de diğer dersler gibi uyunası değildi ki? Yoo yoo, illa aksiyon olmalıydı değil mi?! Boş boş sallanan sol koluna baktı Lukas, gözlerinden her zamanki gibi uyku akıyordu. Şaşırmaya üşenmişti eheh, sonuçta ne olduysa olmuştu artık... Şokta numarası yapmak birşeyi değiştirmeyecekti...

İşin kötü tarafı solak olmasıydı... İstisna olmaktan nefret ediyordu.

Sağ koluyla sol kolunu dürttü sakince. Eheh... Bıngıl bıngıl...

Baktıkça... Uykusu geliyordu...

İç çekip elini über bol [eğer xxl gibi bir cüppe bedeni varsa, onunki öyleydi işte] cüppesinin cebine soktu. Her zamanki gibi uyuyan -aynı sahibi gibiydi- kedinin tüylerine değdi eli. Birkaç teli kavrayıp kopardı, cebinden bir ciyaklama yükselirken o sakin sakin elindeki sarımtrak kedi tüylerine bakıyordu.

Önündeki kazana baktı. Daha ayağa kalkıp diğer malzemeleri alması gerekiyordu. Ayağa kalkıp... ayağa... kalkıp... YOOOOO! YERİNDEN KALKMAK İSTEMİYORDU! Yerinden kalkmak demek... hareket etmek demekti. Lanet. Her zamanki boş ifadesiyle başını masaya vurdu. Bu uzun bir ders olacaktı.

Kolu sokmadan önce birbirlerine bakıp aynı anda "Bu çok zevkliye benziyor dostum !!" dediler ve aynı anda kolları daldırdılar. Daha sonra yanlış bir şey yaptığını farketti. .

Xi malzemeleri almaya giderken parmaklarını elinin üstüne değdirmek ve dirseğinin dersini çekip yalamak gibi hep istediği ama yapamadığı şeyleri yapmaya başladı. Daha sonra elini vurduğunda çıkardığı *lap* sesini dinlemeye koyuldu. .

"Benim kendini kedi sanan arkadaşım daha iyimi bakalım ? Bak kedi tüyü gerekiyomuş göğüs kıllarından koparsana biraz . heheh onu bunu geçtimde hadi anlat artık ne oldu sana be ?"

"Hm ? Haa. . Yok dostum ciddi birşey değil sadece akıllık edip sağ kolumu sokacaktım bilirsin ben solağım. . dedi Zamiel sırıtarak ve ekledi. "Bir terslik olurda kemiklerimi getiremezsem sigarayı bana senin içireceğine söz ver. Aynı şekilde bende sana içiririm. Ve dostum biliyorsun ki daha 13 yaşındayım göğüs kıllarım çıkmadı." Aslında çıkmıştı ama önceki dersteki biçim değiştirmesi yüzünden çıkan kedi tüyleriydi yani sayılmazdı. Ufak bir kahkaha attı ve gömleğinin düşmesini biraz açıp gülerek ekledi ; "Merak etme dostum. Zulamız işte tam burada !"

"Benim... zavallı... kolum... Ah şimdi mi yapılır bu ya... Bari kemiklerimle vedalaşabilseydim, şimdiden çok özledim onları. Zavallı kemiklerim... Şimdi çok uzakta ve yalnızdırlar... Vuhaaa~"

Kolu için yakınmaya birazcık ara verip malzamelere baktı, bir de tek kolla iksir yapacaklardı. En azından sol kolu gitmişti ve o da sağ kolunu kullandığı için iksiri yapmak birazcıcık kolay olabilirdi. Yine de kendini işkence mağduru zavallı bir öğrenci gibi hissetmemesi için bir sebep yoktu. Sonuçta kolu gitmişti...

"Niye bu malzemeler her zaman bu kadar garip olur ki? Ben böcek içmek istemiyorum. Hele de adı garip bir böceği içmeyi hiç hiç istemiyorum. Saçmalık bunları içmek."

Aha, yakında ben kolumu istiyorum diye ağlamaya başlasa şaşırmayın yani, gidişat bu yöndeydi. Tabi ne kadar yakınırsa yakınsın küçük bayan hiç pes etmiyordu. Kim öğretmişti şu pes etmeme olayını ki. Ne güzel muggle okullarında kollarındaki kemikler hiç erimiyordu, tamam kimya dersleri biraz eritici olabilirdi ama profesörleri onları kandırarak kollarını erittirtmiyordu. Tabi piskopat olmayanları dışından.

Puff, gözlerini kazanına dikip kırmızılaşan sıvının içine şu armadillo safrası denilen şeylerden atıp sağ eliyle karıştırmaya başladı, karıştır karıştır karıştır... Ah, tek elle bu iş bile zor oluyor gibiydi... Ona asırlar gibi gelen bir-iki daikada kazandaki sıvı mavi rengini almıştı. Rengin mavi olduğundan emin olduktan sonra içine kedi tüyü attı. "Gerçekten biz bunu mu içicez? Bildiğin kedi yiyoruz ya..." Kemiklerini kaybetmediği ama çalışmaktan devrelerinin sönmesini beklediği kolunu bu sefer saatin tersi yönünde çevirmeye başladı. Bu iksiri yapmak bir o yana bir bu yana kepçe çevirmekten mi ibaretti. Aman, her neyse... Ne kadar çabuk biterse kemiklerine o kadar çabuk karışırdı ve so kolu da sonu gelmez yalnızlığından kurtulmuş olurdu. Sağ kolunun ağrımasının kesilmesi de ayrı bir konuydu tabi.

İçine kedi tüyü attığı sıvının yeşile döndüğünü gördüğü anda karıştırmaya som verip sıvıyı kaynamaya bıraktı. "Sağ kolu çok çok yorulan bir ben mi varım yoksa hepinizin kolu yoruldu mu? Yalnız bırakmazsınız beni dimi?"
Kol kardeşliği! Hepimizin kolu berbat durumda! Süperiz....

Gözlerini kazana dikmeye devam etti. Bu kazanı pencereden aşağı atıp parçalanışını izlemek için vermeyeceği şey yoktu o an. Kolunun iyiliği içinse sadece içindeki sıvının mor renge dönüşmesini nefret içinde izleyebiliyordu. Acımasız kazan. Yine asırlar süren mor olma işleminin ardının dinlenen kolunu yerinden kaldırdı ve top böceklerini kazanın içine atıp kazanı karıştırmaya başladı. Onu kurtuluşa eriştirecek turuncu rengi görmek için sabırsızlanıyordu. Rengi değiştiğini gördüğü anda yüzüne en büyük sırıtışını yapıştırdı.

"Sonundaaa!!! Artık içebilir miyim? Koluma kavuşabilir miyim?"

Zaman geçtikçe kimse gelmiyordu.Tekrar kazana bakınca rengin mavi olduğunu gördüm.Yere eğilip kedi tüyünü aldım ve kazana koydum.Bu seferde saatin ters yönüne doğru karıştırmaya başladım.Etrafa bakınıyordum da,herkes bir ekip olmuştu.Ben yine tektim.Eh alışıyor insan.Kazandaki sıvı yeşil olmuştu.Eh şimdi kaynatmalıydım.Hafiften geriye yaslanıp kaynamasını bekledim.Bekledim bekledim.Tek kolla çok zor oluyor ya...Ah şu şakalar yok mu?Peh...

Renk değiştiği an eğilip top böceklerini aldım.Karıştırdıktan sonra rengin turuncumsu olduğunu farkettim.Biraz daha bekledim.Karıştırmaya devam ettim.En sonunda turuncu olunca gülümsedim.Başarmıştım.Şimdi tek gereken profesörün sözüydü.Bakalım gerçekten olmuş mu? beklemeye koyuldum...

Bu kadar eğlence yeter diye düşünüyordu Zamiel, geçen derste muhabbet etmekten ve Xi'yi ayıltmaya çalışmaktan tamamlayamamış iksiri ve puanları kaçırmıştı. . Bu sefer bir cesaret örneği gösterip üşenmeyi bırakmalıydı.

Zaten kırmızı olan sıvıya armadillo safralarını attı, taze olmalıydılar zira yapış yapışlardı. Elini sallayarak yapışkan sıvının sağa sola sıçramasına sebep oldu, ardından karıştırmaya başladı mavi olmasını bekleyerek. . Canı nasılda sigara istiyordu, belki daha hızlı karıştırırsa daha hızlı renk atar böylece en kısa yoldan sigarasına kavuşabilirdi. Gözlerini kapadı ve kalaylı kazana sürtünen kepçenin metalik sesini dinledi, "Dibi tutmazsa iyidir" diye düşünerek karıştırmayı sürdürdü, ara ara tek gözünü açıp bakıyorduda. Gene şu göz açma sekanslarından birinde mavi bir sıvı gördü bu sefer kazanın içinde. .

Lanet olsun ki gene kaçırmıştı renk atımını. 3 senedir girdiği derslerin hiç birinde iksirin renk atmasını görememişti. . Çünkü hep gözleri kapalı ve yarı uyur bir vaziyette karıştırıyordu. Daha sonra göğsünden kopardığı 3-5 teli kazanın içine attı. "İşte ben buna sevgimi katmak derim." diye mırıldanıp saat yönünün tersine çevirmeye başladı bu seferde.

Bir yandan karıştırıyor, bir yandanda gözlerini kocaman açmış merakla kazanı izliyordu, gözlerindeki kararlılık zamanında savaşcı olan atalarının gözlerindeki alevi bile geçmişti artık. Sanki yaşamı buna bağlıymış gibi baktı, baktı ve baktıı. . Sonunda maviden yeşile dönmeye başlayan iksiri büyük bir merakla izledi, sanki çamaşır makinesinden gözlerini ayıramayan bir kedi gibi. . Hoş buradakilerin çoğu onun ne olduğunu bile bilmezlerdi.

Sonunda renk atımı tamamlandığında yüzünde tatminkar bir sırıtışla kepçeyi bıraktı. O heyecan patlaması sırasında anlamamıştı ama aslında kolu bayağı yorulmuştu ve bunu daha yeni farketmişti. Daha sonra hiç birşey yapmamaktan sıkılıp top böcekleriyle oynamaya başladı ilgiyle tabi zaman geçmiş ve o sırada iksir mora dönmüştü. . Tanrım nede güzel bir renkti bu. Nedense her zaman renk değiştiren şeylere aşırı derecede ilgi duymuştu. Gözlerini alamadı kazandan ve el yordamıyla top böceklerini avuçlayıp kazanın içine tek tek ve ağır ağır attı. İçine düşünce çıkardıkları ses hoşuna gitmişti bir anda daha fazlasını duymak için karşı koyulmaz bir istek belirdi içinde ama kendini durdurdu. Hiç gidipte revirde yatası yoktu zira. .

O yüzden kendine hakim oldu ve bir türlü turuncuya dönmek bilmeyen lanet iksirini beklemeye koyuldu. "Bu sefer olacak, bu sefer olsun, bu sefer olmalı, bu sefer ol !" diye diye öldürdü zamanını ve sonunda iksir tamamlandığında suratına bir sırıtış yayıldı. . İksirden bir kepçe alıp küçük bir numune şişesinin alacağı kadar doldurduktan sonra ağzını kapatıp masaya koydu ve profesörden onay gelene kadar koluyla oynamaya devam etti. .

Kırmızı rengi sonunda ortaya çıktı.Ah ne çok severdi kırmızı rengini.''Bu o kadar hoş bir kırmızı tonu ki tanrım!Sanırım bu renkte bir kumaş bulup son tasarımımın eteğinde kullanabilirim.Sevgili kırmızııı,seni kaybetmek istemesem de dikiş dikebilmek adına kolum bana lazım olduğu için bu iksirin tutması lazım.Sanırım seninle yolun sonuna geldik.''
armadillo safraları eklendi,karıştırdı,karıştırdı.Mavi rengini gördü ama bu rengi heycanla karşılamamıştı.Hemen üstünü yokladı. Sevgili kedisi ''Eşdost'' sayesinde,üzerinde herzamanki gibi mutlaka kedi tüyü kalmış olmalıydı ve bingo.Karıştırmak gittikçe zor bir hal almaya başlamıştı.Vazgeçmeye başlıycaktı ki tasarımları aklına geldi ve tekrar hızlandı.Sonunda yeşili gördü.Mor renk olana kadar dinlendi.Böcekleri ekledi.Geriye turuncu olana kadar karıştırmak kalmıştı artık.Ama Ruby'nin ellerinde derman kalmamıştı. ''Azıcık kadınlık (!) cazibemi kullanmayı öğrensem de yardım alsam keşke böyle durumlarda'' diye geçirdi içinden.Ruby zaten oldu olası fazla güçlü bir insan olamamıştı.Bu yüzden sevmezdi sporun hiçbir dalını.2 koluyla bile karıştırsa gene kafasından aynı şeyler geçerdi.Ruby'nin herzamanki çilesiydi işte bu tür şeyler.Ama en azından giysi tasarımlarına olan ilgisi sayesinde azıcık da olsa dayanma gücü buluyordu içinde.Ve içinden ''Hestia seni bitch.Doğacak bebeğin ağzına kussun her kucağına aldığında,amin''diye beddua ediyordu.

Çok güzel. Zaten üç saniye daha bekleyemezdim sanki! Derse geç geldim ve tam o sırada profesör "Bir şey olmayacak" diye bağırıyordu. Bunun üstüne arkaarda kalmış başı boş kazanlardan birinin yanına hızla seğirtip yanımda duran çocuğa "Ne oluyor" diye sormaya kalktığımda, herkes kollarını sıvamış ve kazanlara daldırıyordu. Ben de "Anladım lan" diye düşünerek, minik bir sazan gibi atlayarak kolumu son hızla sıvayıp kazana batırmaya başlamıştım ki, en ön sıradan bir çığlık ve arkasından gelen çığlıklar, zindanda yankılandı. Tabi arada duyamasamda, gülüyor gibi görünen iksir profesörü vardı, gerçekten bu kadının bina sorumlumuz olduğuna inanamıyordum. Tabi ben etrafı izlemeye dalmışken, kolum iyice yumuşamış iğrençleşmişti, çok hoş. ÜÇ SANİYE beklesem kurtuluyordum ama işte, akıllı ben... Şimdi ise bir yandan profesörü dinliyor bir yandan da talimatların yazdığı tahtaya bakıyordum. İğrenç. Büyük bir bobfishe benzeyen koluma bir süre bakmaya tiksindim. Yine de bakamdan duramıyordum. Bir süre dokunmaya çekinsemde, en sonunda sağ elimle hafifçe yumuşak kolu dürttüm.
İğrençti.
Yine de hoşuma gitmişti. Tanrım, kendimden tiksinmeye başladım. Neyse bir şekilde kafamı kolumdan çevirip kazana bakmaya başladım. Altı hafif yanıyordu. Sağ kolumla elimden geleni yaparak ateşin iyice kızmasını ve kazandakinin kaynamasını sağladım. Kırmızı olmak üzereyken armadillo safralarına attım sağ elimi ve vıcık vıcık şeyleri elime aldım. Bağırarak yere fırlatmak istesem de, mesele kendi kolum olunca kendimi tuttum ve kazana attım. Kazana armadillo safralarını atar atmaz öğürerek sağ elimi masanın altına sildim sonra da iyice temizlenmesi için masa kenarına sürttüm. Elimin durumundan memnunkaldıktan sonrada tahta kaşığı eldım ve kazana attım. Evet salak gibi kazana ATTIM. Tabi attığımdan etrafa iksirin bir kısmı sıçradı ve üstüme geldi. Bunun üstüne sinirlenerek arkamdaki sandalyeye oturdum ve bir süre durumuma üzülüp somurttum.

Baktım herkes kendi aşmış, harıl harıl yapıyor, kolumda normale dönecek gibi değil, tekrar giriştim işe, yüzümdeki tiksinme ifadesiyle. Çoğu iksira bulanmış kaşığı kavradım ve karıştırmaya başladım. İksir maviye yakınlaştığı anda elimi kedi tüyüne attım. Şimdi olan daha da kötüydü. Elime bulaşan iksir yüzünden kedi tüyleri elimede yapışmıştı. Çok güzel çok güzel. Elimi tekrar masanın altına sürdüm, bu sefer solumda kalan kısmına, arkasından masanın üstünde de emin oluncaya kadar sürttüm. Tekrar yapışma ihtimalini göze alarak bol bol aldım ki, yapışmayanlar düşebilsinler diye. Neyse, bu sefer sadece bir kaç tane yapışmıştı. Bunu da karıştırdıktan sonra profesörün dediği gibi kaynamay bıraktı ve mor. Mutluluktan ağlayabilirdim. Topböceklerini görene kadar.
Pes ettim ve yerime oturup gözlerimi o iğrenç şeylere diktim. Hayır,bu kadarı da olmazdı.

İksirini bitirdikten sonra başını masaya koymuş ve uyukluyordu, tek kolunda kemik olduğu için başını onları üstüne koymak pek mantıklı bi fikir değildi Zamiel için zira o yumuşak his zihnini bulandırıyor ve yüzünü istemsiz bir şekilde sürtmesine sebep oluyordu. .

Daha sonra yakınlarda bir hareket duydu. Sınıfın konsantre haline ters bir ses olduğu için merakla gözlerini açıp bir süre bulanık görüşüyle sesin geldiği yöne yaktı ve daha sonra tanıdık bir karakter gördü. Sanırım Nora olmalıydı o, kös kös oturmuş gözlerini tezgahına dikmişti. . Ne derdi vardı acaba ?

Nasılsa kendi iksirini bitirmişti, kalkıp yardım etmekten zarar görmeyeceğini düşündü, kemiksiz kolunu cübbesinin kolundan içeri itti ve yanına doğru usulca yaklaştı. Az laf çok iş prensibine uyarak kazanın durumuna baktı.

Kazanın içindeki sıvı ne mutlu ki mordu, daha sonra tezgaha bakıp durmasına sebebiyet veren durumu anladı, kızcağız top böceklerine dokunamamıştı. . Sessizce böcekleri aldı, kazanın içine attı ve karıştırmaya başladı. Karıştırdı, karıştırdı ve daha fazla karıştırdı, taa ki renk turuncuya dönene kadar. Sonra baş parmağını yukarı kaldırıp sırıtarak "Thumbs Up" hareketini yaptı ve geldiği gibi usulca kendi masasına dönüp uykusuna devam etti. .

Ya bu Hestia kaltagi gene rengarenk bisiler anlatiyordu, ve ben de saf gibi diger herkese uyup kolumu soktum. Kizlar saglam olan koluma girmek zorunda kalmisti. Cok gecmeden gene bunaldim. Kolum limbir limbir sallanmasina ragmen tek kolumdaki tek kollu *nasi girmeyi becerdiler bilmiyorum, onlar da cok komik gorunuyor* kiz zinciriyle siniftan ciktim, artik 6 saat boyle dayanacaktim napalim. Kolumu goren iksir dersi almamis ogrencilere savas anisi oldugunu soyleyebilirdim aslinda...
-Saldirgan bana saldirmis olsun!
Dusuncelerimi sesli soylemistim, ama olsun fazla duyan olmadi, yanimdaki kizlar zaten beyinsizdi. Suratimda gevrek bir siritisla zindanlardan ciktim.

Uykum vardı hem de çok. Esneyerek kazanlardan birinin önüne oturdum. Profesör de o zaman geldi zaten. Gözlerimi kısarak baktım, kadın kilo almış... Tabi o kadar yerse olaca-! OHA!!! OHAAA! Şaka mı bu? Gözlerimi faltaşı gibi açıp yerimde dikleştim. Yemin ediyorum hamile bu kadın! Hem de kardeşinden! Gözüm Justin, Zamiel ve ya Stanley'i aradı. Hepsinden daha köşede oturduğumdan onlara topluca bağırabildim. "Lan Lan! Göbek, bebek ve Nate dediğimde ne anlıyorsunuz lan?" diye fısıltıya yakın bağırdım. Komikti Hestia duymasın diye yaptıklarıma bak. O sırada kazanın içine elinizi sokun dedi zaten duymamıştı. O değil de kazana elini sokmalı mıydım? Hani farklı birşey katmamak gerekiyordu? Geçen tükürünce başına kötü şeyler gelmişti değil mi? Neyse bu kadından korkmuyorum. Artık ne olursa olsun diye elimi soktum kazana. Öyle durup bi yandan da diğerlerine laf yetiştiriyordum. "Sizce o kadar ilerlemiş olabilirler mi? Yanlış oğlum bu." dedim ama cevap alamadan kazandaki elim birden uyuştu. Kontrol etmek için kaldırdığımda, 1-2 saniye önce gördüğüm sevimli elim yerine akıyormuş gibi gözüken teri parçasıyla karşılaşınca öylece kaldım. Biraz bu şokla öylece durup profesörün saçmalıklarını dinledim. "LAN! Ben solağım ama! Neden sağ elimi sokturmadınız profesör!!" diye cırtladım kazanı sağ elimle iteklerken.

Yattığı yerden bakışlarını Chuck'a çevirdi Zamiel. Ve sus işareti yaparak bir parşömen parçası çıkardı, üstüne bir şeyler karalayıp kıza doğru attı.

"Sanırım ben anlayacağımı anladım ama bunu herkesin bilmesine gerek yok. O yüzden sesini alçak tutmaya çalış biraz

-Sevgilerle Zamiel"

Neredeyse anlık mutluluktan ağlayacaktım. Bir an için. Zamiel geldi ve o iğrenç böceklere dokunamdan işimi halletmeme yardım etmişti. O yerine dönmeden hemen önce teşekkür ettiğimi belirtmek amacıyla iki elimi de tutup çok hızlı sallamaya çalıştım ama ortaya çıkan sonuç sadece sağ elimle kola benzeyen bir şeyi tutup öne arkaya sallayan bir Nora oldu ne hoş. O iğrenç böceklerde atıldığına göre karıştırabilirdi artık. Tekrar Kaşığı aldı ve bu sefeer atmadan, daldırıp usul usul karıştırmaya başladı. Usul usul karıştırması, baktı yetmiyor bu sefer hızlandı, biraz sinirlenerek ve turuncu olana kadar çatık kaşlarla kazana baktı. Çok kötü bir koku yaymaya başlamıştı fakat şimdilik buna katlanmalıyım.
İksir turuncu olduktan sonra bir sonraki malzeme için tahtaya baktım ve gözlerim yaşardı. Sonunda bitmişti. BİTMİŞTİ! Yüzümde "Tanrı' ya şükürler olsun" gibi bir ifadeyle tekrar yerime oturdum ve yumuşak kolu masanın üstüne koydum... Aslında dokunmak güzeldi ama...

Ders bitmek uzereydi, kazanlar arasinda ilerledi ve ogrencilerin iksirlerini degerlendirmeye basladi
-Bayan Quatra, gecen derste oldugu gibi bu iksiri de basariyla tamamlamissiniz! Icebilirsiniz!
Gryffindorlu kizin iksiri icisini ve kemiklerinin komik bir sekilde yeniden firt diye cikmasini neseyle izleyip devam etti.
-Bay Nagao, ne yazik ki bicim degistirme sinifinda kediye donusme hikayenizi duydum, her ne kadar gogsunuzdeki tuyle donusumunuzden kalsa da, gercek kedi tuyleri olmadiklari icin iksirinizi icmenizi pek tavsiye etmem, ama binaniza puan kazandiramadiginiz icin uzulmeyin, arkadasiniz Bay Plague iksirini basariyla bitirmis! Bay Plague, iksirinizi lutfen icin!
Cok gecmeden sinif dagildi, ve zindanlarin icindeki odasina gecti.

Gryffindor'a ve Slytherin'e 5'er puan.

"Peki profesör genede içebilir miyim ?" diye sordu uysalca.

Profesör sıraların arasında geziyor ve bazı öğrencilere içebilirsin talimatı veriyordu. Tam benim yanımdan geçerken oturduğum yerde doğruldum ve başarı ve mutluluğumu yansıtan bir gülümsemeyle içebilirsiniz demesini bekledim ama... Geçti ve Zamiel' le Stan' in yanına gitti! Arkasından çılgınca bağırasım geldi, o iksiri yapacağım diye canım çıkmıştı neredeyse. Yine de sakin bir şekilde seslendim sadece...

- Eh, Profesör Petrasova? Ben de içebilir miyim?

Suratında muzip bir sırıtışla. .

"Sen içersen bende içerim."

Doğrusu bu biraz beni korkutmuştu. Ama ne olabilirdi ki. Muzip sırıtışına karşın tekin olmayan bir gülümseme attım ve küçük şişelerden birine sağ elimle kavradığım kepçeyle iksirden doldurdum.

- İçmezsen, bozuşuruz.

Ve kafama şişeyi diktim.

Şişeyi kazana daldırdı ve hiç düşünmeden kafaya dikip elinin tersiyle ağzını sildi. . Ne kadar iğrenç bi tat tanrım !

"İşte oldu. Sözüm sözdür !"

Peki ya şimdi kahramanlarımıza ne olacaktı ?

Bir anda ışık geldi gözüme önümde Zami ile Nora konuşmaktaydı . . .

Lnaet olsun . . . Yine oldu !

Bunun için bprofesörlerden birine yada revire görünmeliyim yoksa bu insomnia beni ödlürücek T-T

Herkesin problemli dönemleri vardır ama bu akdarıda fazla olmaya başladı geceleri sevmek suçmu beee !!!

Ahh şey bende içebilirmiyim ondan o.o

Çaktırmadan zamiye yaklaşmasını işaret ettim ve kulağına fısıldadım

Yine oldu dostum . . Gözlerim açık sızdım ve yine farkında olmadan oldu gittikçe kötü olmaya başladı profesöre çaktırma . . . Eğer sorarsa son zamanlarda okuldaki bir eşek şakasına maruz gittiğimi ve ikide bir bilincimin gittiğini söyle o sırada bunu revire gidip halletmeliyim dersten sonra

"Ne zaman uyumadın ki be adam. Koca gün arkanı toplamak zorunda kaldım. . Ne yani bir de bağırsa mıydım uyuyo bu diye ? Saçmalama tabii ki çaktırmam bir şey."

Şişeyi doldurup yavaşca Xi'ye uzattım ve göz kırptım.

"Hadi iç şunu. Bu arada bu sevimli bayan Nora oluyor. Tanışın ama Cassie'ye yaptığın gibi üstüne atlamaya çalışmamanı öneririm."

Aaaah yavrumsun . . . Sana herzaman güvenebilceğimi bilyorum dostum sadece . . . Aklım gitti . . . Hmmm ama oda 1.sınıf öğrencisi ama oda tatlııı O.o tamam tamam neyse atlamıycam ^^

İksiri içtim ve beklemeye koyuldum . . .

"Tamamda sen 3. sınıfsın. Biraz tartarak hareket et artık koskoca 13 yaşında adamsın yani. . Ve ne sandın dostum, ben seni ele vermek için mi tutuyorum yanımda ?"

Sahi bu iksir ne zaman etki edecekti ?

» 1. Donem Iksir Dersi - Yanik Iksiri
» 2023 1. Donem Iksir Dersi - Huzur Sivisi
» 3. Donem Iksir Dersi - Unutkanlik Yagi *Yaralari Iyilestirir*
» II. Dönem Kehanet dersi
» II. Dönem Astronomi Dersi